HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Türkiye'nin Dört Bir Tarafındaki Yangınlar

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Sayın Mahmut Kar gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. - TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR TARAFINDAKİ YANGINLAR - KONYA’DAKİ KÜRT AİLEYE YÖNELİK CİNAYET

Haftalık Değerlendirme Toplantısı


TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR TARAFINDAKİ YANGINLAR
Bu hafta gündem değerlendirme toplantımıza hepimizi derinden üzen, adeta ciğerlerimizi yakan orman yangınları ile başlamak istiyorum. Antalya ve Muğla olmak üzere Türkiye’nin yaklaşık 35 ilinde orman yangınlarına maruz kaldık. Ne yazık ki bazı bölgelerde yangınlar hala devam ediyor. Büyük bir felaket, büyük bir imtihan ile karşı karşıyayız. Öncelikle yangınlarda hayatını kaybeden Müslümanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bin bir fedakarlık ile yangın söndürme görevini yürüten itfaiye, polis, asker ve sivil tüm çalışanlara Rabbimizden kolaylıklar diliyorum. Bu yangınlarda onlarca insanın evleri yandı. Emek vererek senelerdir biriktirdikleri malları mülkleri bir anda kül oldu. Yüzlerce vatandaş evlerini barklarını terk etmek zorunda kaldı. Binlerce canlı yanarak öldü. Hizbut Tahrir Türkiye olarak yangından etkilenen bölge halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor acılarını paylaşıyoruz. 


Peki! yüreklerimizi yakan ve canlarımızı acıtan bu elim olaylar meydana gelmeden önce nelerin yapılması gerekirdi, ne tür önlemler alınmalıydı? Yangınların başlamasına engel olunamadı diyelim, ormanlar, köyler, kasabalar cayır cayır yanarken ne yapılmalıydı? Cağrafi konum ve iklim şartları nedeniyle sürekli orman yangınlarına maruz kalan Türkiye’de bu afetlerin olmaması için ne tür tebdirler alındı? Tarım Bakanı Ekrem Pakdemirli açıkladı; Orman Bakanlığı’nın envanterinde yangın söndürme uçakları yokmuş, peki neden? Yine bakan bey yangın söndürme uçakları için ihale talimatını aldık uçak alımı ya da kiralaması yapacağız diye açıklama yaptı. Yaz sıcaklarının en yüksek olduğu günlerdeyiz, yangınlar başlamış Bakan bey ihaleyi yeni açtık diye açıklama yapıyor. Bugüne kadar bu ihale neden yapılmadı. Uçak almak yangın söndürme tüpü almak mı? Neden uçak, helikopter ya da yangın söndürme araçlarından elimizde yeterli sayıda yok, neden hazırlıklı değiliz? 


Kıymetli Müslümanlar!
Evet bugün dayanışma günü, bugün, yangınınların bir an önce söndürülmesi için canla başla birlikte çalışma mücadele etme günü. Ancak her ne olursa olsun siyasi iktidar, sorumluluğu gereği bu sorulara doğru düzgün cevap vermek zorundadır. Her meselede olduğu gibi canımızın yandığı bu meselede de dış güçler diyerek ihmallerin üstünü örtemezsiniz, sorumluları himaye edemezsiniz. 


Kıymetli Müslümanlar!
Yangınlar ile ilgili sabotaj ihtimali üzerinde duruluyor, olabilir mi olabilir. Çünkü daha önce PKK’nın bu tür sabotaj eylemleri yapmışlığı var. Eğer sabotaj varsa bunu resmi makamlar kesin veriler ve tespitler ile açıklamalı. İçişleri Bakanı bu konuda kanıtlanmış kesin bir bilginin olmadığını, soruşturmanın devam ettiğini söyledi. Kaldı ki, bu yangın Türkiye’nin bir şehrinde tek bir alanda çıkmadı ki, 35 İl’de 150’ye yakın farklı alanda yangın başladı. Sabotaj ile bu kadar çok şehirde bu kadar çok yangın çıkarılabilecek, peki ya ülkenin Emniyet birimleri, ihtisbahat birimleri ne iş yapıyor? Allah’ın yardımı ile inşaAllah devam eden bu yangınlar bir an önce çok daha ağır bedeller ödemeden söndürüldüğünde hükumet şeffaf bir şekilde bütün bu sorulara cevap vermelidir. Sorumluluğu olduğu halde ihmali olanlardan hesap sorulmalıdır. Aksi takdirde her zaman yaptığı gibi kendi zafiyetini perdelemek için bu yangınları da dış güçlere bağlarsa ki -bu yönde kampanyalar yürütülüyor- bu durum hükumetin gerçeklerle yüzleşmek istemediğini gösterir. Gerçekleri göremeyen, gerçeklerle yüzleşmek istemeyen sorunlara köklü ve nihai çözümler bulamaz, hem kendisi hem de halk için uzun vadeli bir gelecek inşa edemez. 


Kıymetli Müslümanlar Sayın Basın Mensupları! 
Yangınlar konusunda muhalefet partileri ne yapıyır, ne tür sorumluluklar üstleniyor. Muhalefet her zaman yaptığı gibi yine siyasi fırsatçılık peşinde. Dayanışma ve gerçekçi bir çözüm ortaya koymak yerine iktidar ile siyasi çekişme içine girdi. Bu konuda bile ideolojik saiklerle Türk Hava Kurumu’nun uçaklarının kullanılmamasını pemcit pilavı gibi dillendirdi durdu. İktidarın yaptığı iş mi değil tabi... Türk Hava Kurumu’nun uçaklarını teknofets de uçurup gövde gösterisi yapacaksın. Ama Orman Bakanlığı’nın ihale şartnamasindeki 100 litre fark ile bu uçakları dışarıda bırakacaksın. Yenine ne aldın, ne koydun diye sorsan dedim ya daha ihalesini yeni açmış bakanlık. Duman bacayı sarmış bakanlık kiralama ihalesi yapıyor. Hülasa muhalefet partileri, özellikle de CHP ve onun sosyal medyadaki laik Kemalist taifesi yangınlar üzerinden toplumsal kutuplaşmayı körükleyen başka bir yangına hizmet etti. Türkiye’nin 4 bir tarafı yanıyor muhalefet partileri ile iktidar taifesi twitter’daki tevrizatlar üzerinden siyasi rant devşirme peşindeler. Aklı olan biri de çıkıp demiyor ki, arkadaş ülke yanıyor ya bırakın bu kutuplaşmayı, bırakın bu kamplaşmayı, yangından 2023’e ateş taşımayın. Koyun can derdinde kasap et derdinde... Ormanlar, canlılar, köyler, evler yanıyor. CHP’liler Mustafa Kemal fotografları ile AKP’liler Erdoğan fotografları ile “en büyük reis bizim reis” derdine düşmüşler. 


Aslında her iki taraf niyetlerinde, söylemlerinde ve eylemlerinde asla samimi değiller. Her iki taraf da halkın acıları üzerinden siyaset yapıyorlar. Ve halen aynı kirli siyasetlerine devam ediyorlar. Düşünebiliyor musunuz halk yangınla mücadele ediyor, yara bere acı içinde kıvranıyor, Cumhurbaşkanı halkı meydana toplamış konuşuyor yetmedi bir de keyif çayı atıyor. Antalya’nın Gündoğmuş ilçe Belediye Başkanı yerel ajansa röportaj veriyor ve diyor ki, “TOKİ öyle güzel evler yapacak ki, evleri yanmayanlar keşke bizimki de yansaydı diyecekler.” Güler misin ağlar mısın Allah aşkına... Bugün halka çay atmak yerine, beton TOKİ ler yapmak yerine zamanında maliyeti 5 milyon doları geçmeyen yangın söndürme uçakları alsaydınız köyler de evler de yanmazdı. Bunu yapsaydınız milyon dolarla yabancı ülkelerden yangın söndürme uçakları kiralamak zorunda kalmazdınız. Devletin imkanlarını kiralama ihaleleri ile şirketlere ve bankalara peşkeş çekiyorsunuz. Biraz izan biraz vicdan… 


Kıymetli Müslümanlar!
Buradan yöneticilere seleniyoruz ve diyoruz ki; Ey yöneticiler! Bir taraftan “vatandaşın yaralarını sarmaya ve mağduriyetleri gidermeye muktediriz.”diyorsunuz. Diğer taraftan da halktan maddi yardım toplamak için banka hesabı veriyorsunuz. Devlet niye var, siz niye varsınız, halktan toplanan vergiler nerelerde kullanılıyor? Düşük faizli, yok bilmem uzun vadeli ödemeler diyerek mağdur halkı kredi batağına çekip yaraları sarmaya çalışmayın. Halkın tüm kayıplarını testip ve temin ile sorumlu olan devlettir. Devletin başında da siz varsınız. Gereğini yapın ve halkın maslahatı için devlet tasarruruflarını seferber edin. 


Kıymetli Müslümanlar; 
Muhakkak ki; ister deprem olsun ister sel felaketi isterse de yangınlar olsun doğal afetler Allah’ın bir kazasıdır. Aslında tüm bu musibetlerde bizler için ilahi bir ikaz var. Burada biz Müslümanlara düşen başımıza gelen felaketlerden ibret almak olmalı. Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor:


“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum-41)


Şimdi söyler misiniz? Pandemi bahane edilerek Müslümanların ibadetleri kısıtlandı, camiler kapatıldı, saflar ayrıldı. İki sene boyunca Ramazan ayında kapanma kararı alındı.  Manevi atmosferinden uzak kaldık. Bayramlardan uzak kaldık. Camilerde kardeşlerimizle omuz omuza saf tutmaktan mahrum kaldık. Peki tüm bunlar yapılırken ülkeye dolar gelecek, turizm şirketleri daha fazla para kazanacak diye tüm kapılar açıldı. Yeter ki tursit gelsin pandeminin ne önemi var denildi adeta. Geçen bu iki yılın yaz sezonunda tüm kısıtlamalar kaldırıldı. Bir daha soruyorum ne için? Sırf turist gelsin diye bunlar yapıldı. Turist gelince sadece dolar getirmiyor, ahlaksızlık, fuhuş, çıplaklık, alkol, eğlence her türlü pislik birlikte geliyor. Ben Sultanahmet Camii’inde Ayasofya’da mümin kardeşim ile omuz omuza saf tutup cemaatle namaz kılamıyorum. Ama elin turisti yarı çıpkal şekilde hemde tıkış tıkış omuz omuza camilerimizi işgal etmiş durumda... İslam’ın hayattan uzak olması sebebiyle hayatın her alanında ve özellikle de turizm bölgelerinde Allah’ın haram kıldığı ahlaksızlık, fuhuş, içki ve her türlü kötülük yaygınlaştı.  İnsanlar özgürlük adına Allah’a karşı gelmekten imtina etmediler. O’ndan sakınmadılar. O’nun emir ve nehiylerini görmezden geldiler. Özellikle yöneticiler afet ve musibetlerle imtihan olmalarına rağmen ibret almadılar. Halk yöneticileri   muhasebe etmediler. Bu ikaz lar üzerinde tefekkür etmediler. Adeta Allah’ı unuttular. Kıymetli kardeşlerim! Biz Müslümanlara düşen tüm bu yaşananlar üzerinde tefekkür edip, bunlardan gereken dersleri çıkarmak olmalıdır. Yine aynı şekilde yaşantımızı Rabbimizin razı olacağı bir şekilde yeniden bir düzene sokmalıyız, hayatımızı O’nun rızasına uygun bir hale getirmeliyiz. Rabbimizi unutursak, ahireti unutursak, onun emir ve nehilerini unutursak Allah’ın azabı hem bu dünya da hem ahirette şiddetli olur. Rabbimiz bizi unutunlardan beri eylesin, rahmet ve merhameti ile bizi kuşatsın ve yaralarımızı sararak acılarımızı hafifletisn inşaAllah...


KONYA’DAKİ KÜRT AİLEYE YÖNELİK CİNAYET 
Geçtiğimiz hafta Konya’nın Meram ilçesinde tamamI aynı aileden ve aralarında kadınların da bulunduğu 7 kişi vahşice katledildi. Bu yetmezmiş gibi nefretin boyutlarını gösterircesine evleri ateşe verildi. Katledilen aile üyelerine Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına, akrabalarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum ve Rabbimden sabırlar niyaz ediyorum. Aynı aileye yönelik geçmişte de defalarca kez saldırılar düzenlenmiş, bu saldırılar neticesinde hatta bir kişi ölmüş, birçok kişi hastanelik olmuş, uzun süre yoğun bakımda tedavi görenler olmuş. Konya’da yaşayan aileye yönelik bu tür saldırılar ailenin kürt olması sebebiyle yapılmış. Konya’da yaşamalarına müsaade edilmeyeceği tehditleri ile yıllardır devam eden bu kin daha da büyümüş. Bu durum siyasilerin, parti yöneticilerinin ırkçılık üzerine kurguladıkları politikaların bir neticesi işte... Kardeşlik yerine milliyetçilik nutukları atıldı, Göz göre göre büyüyen kin ve nefretin önüne geçilemedi, cinayet önlenemedi. Şimdi bugün, Türk ve Kürt milliyetçiliği politikasından bir şekilde beslenen, nemalanan, seçim politikalarını bu propaganda ile yürütenler taziye yarışına girdiler. Vahşice öldürülen ailenin Kürt olmasını, sırf kürt oldukları için katliama maruz kaldıklarını dile getirerek cenazeye koşanlar oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise olayın 11 yıla dayanan iki aile arasındaki husumetin neticesi olduğunu söyledi ve cinayetin ırkçı bir saldırı olmadığını belirtti. Bu sözlerin artık ne kıymeti var. Türkiye’nin doğu bölgesinden kalkıp gelmiş ve Konya’da yaşamaya başlamış 7 kişilik bir aile yok oldu, katledildi. Cinayetin failleri de hala daha bulunabilmiş değil bu daapayrı bir muamma...


Kıymetli Müslümanlar sayın basın mensupları!
Konya’daki bu saldırı hangi gerekçelerle yapılırsa yapılsın vahşi bir saldırıdır. Irkçı bir saldırı olmasıyla husumet sebebiyle yapılmış bir saldırı olması arasında hiçbir fark yoktur. 7 cana kıyılmıştır ve devlet bu olayda gerekli müdahaleyi yerinde ve zamanında yapamamıştır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dediği gibi cinayetin sebebi 11 yıla uzanan bir husumetin neticesi ise daha önce de aileye yönelik saldırılar gerçekleştirilmiş, hatta aile hakkında koruma kararı alınmış. Bütün bunlara rağmen bu saldırı nasıl gerçekleşiyor? Devlet tebasını korumakla görevli değil midir? Hani bir kurt bir kuzuyu kapsa hesabı bu devleti yönetenlerden sorulacaktı? Kim verecek bu 7 canın hesabını şimdi? Anlaşılan o ki bu saldırı bir husumetin eseri ama altında bir yerlerde ırkçılık yatmaktadır. Hatta saldırganlar husumetlerini ırkçı söylemlerle gizlemektedir. Zira onlar da biliyor ki ırkçı söylemler eşliğinde yapılan saldırılarda saldırganlar bir şekilde kollanıyor ve aklanıyor. 


Kıymetli Müslümanlar!
Laik sistem insanımızı ne hale getirdi görüyor musunuz? İslam dininin hayattan uzaklaştırılması, hükümlerinin rafa kaldırılması insanımızı ne hale getirdi farkında değil misiniz? İnsanlık o kadar vahşileşti, o kadar gaddarlaştı kiş, merhametini kaybetti, insanlığını yitirdi! Tüm bunların sebebi pek tabi laik Kemalist sistemdir! Zira bir kişinin suç işlemesinin önünde duran en büyük engel Allah korkusudur! İşte bu sistem insanlardan Allah korkusunu söküp aldı! Suçun, günahın, kötülüğün ve zulmün önünü açtı! Yine bu kamalist sistem kurulduğu günden beri halkına ırkçı söylemler ezberletti ve zihinlerin bir köşesine bu ırkçılık virüsüsnü yerleştirdi. Sadece Kürt kardeşlerimiz değil dışarıdan gelen Suriyeli, Iraklı, Afrikalı ve Afgan kardeşlerimiz de fiili olarak ırkçı nefretiyle karşı karşıya bırakıldı bugün. Bunun sebebi ise “Müslümanlar kardeştir” fermanı yerine “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur”  söyleminin ilk okuldan başlayarak zihinlere kazınmasıdır. Bu sistem bozuk bir nesil üretti ve üretmeye devam ediyor. Bu sistem adaletsiz bir toplum inşa etti ve adaletsizlik devam ediyor. İşte bu nedenle bu sistemin bizahati kendisi acilen değiştirilmelidir. İnsanı esas alan, adalet dağıtan, kişinin Rabbiyle olan bağını kuran, Allah’ı razı etmek için yaşayan nesiller yetiştiren, tebasını her türlü kötülükten ve bozuk fikirlerden koruyan Raşidi Hilafet Devleti bir an evvel inşa edilmelidir.
İşte bizim çağırımız budur!

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
03 AĞUSTOS 2021

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.