Teröre Destek Veren Hizb-ut Tahrir Değil “İsrail”in Katliamlarına Ortak Olan İngiltere’dir

BASIN AÇIKLAMALARI

Teröre Destek Veren Hizb-ut Tahrir Değil “İsrail”in Katliamlarına Ortak Olan İngiltere’dir

İngiltere'nin Hizb-ut Tahrir'i yasaklaması hakkındaki basın açıklamamız...

Teröre Destek Veren Hizb-ut Tahrir Değil “İsrail”in Katliamlarına Ortak Olan İngiltere’dir

İngiltere 18 Ocak Perşembe günü Hizb-ut Tahrir’in faaliyetlerinin yasaklanmasını içeren yasa tasarısını kabul etti. Avam Kamarası'nın oy birliğiyle aldığı kararı Lordlar Kamarası onayladı. Bu karar ile Hizb-ut Tahrir’in Birleşik Krallık'ta faaliyet yapması yasaklandı. İngiltere’nin Hizb-ut Tahrir’i yasaklama gerekçelerini Güvenlik Bakanı Tom Tugendhat şu şekilde sıraladı: Yahudi Karşıtlığı, Aksa Tufanı Harekâtını övmek ve mücahitleri kahraman olarak nitelendirmek, orduları “İsrail”e karşı cihada çağırmak, eşcinselliğe karşı olmak, İngiliz değerlerini ve demokrasiyi reddedip bu değerleri baltalamak.

İngiltere’nin gündeme getirdiği “Yahudi Karşıtlığı”ndan kasıt Gasıp Yahudi Varlığı “İsrail”e karşı olmak ve ona düşmanlık ise sadece Hizb-ut Tahrir değil bütün Müslümanlar böyle bir gerekçe ile suçlanmaktan onur ve şeref duyarlar. İngiltere Yahudileri çok seviyorsa kendi topraklarında misafir edebilir hatta onlara Birleşik Krallıkta bir devlet bile verebilir. Asıl Yahudi karşıtı olanlar, İngiltere başta olmak üzere Batılı küfür devletleridir. Çünkü onlar 1947 Taksim Planı ile topraklarındaki Yahudileri Filistin’e sürdüler. Nazi Almanya’sı 6 milyon Yahudi’yi sistematik bir şekilde öldürürken Yahudilere sahip çıkmadılar. Bu durum İngiltere ve Batılı devletlerin ikiyüzlülük ve sahtekârlığını göstermektedir.

Hizb-ut Tahrir’in Aksa Tufanı Harekâtını övmesi, mücahitleri kahraman olarak nitelendirmesi ve orduları “İsrail”e karşı cihada çağırması İngiliz hükümeti tarafından “teröre destek” olarak değerlendirildi. Hizb-ut Tahrir sadece Gazze direnişini değil, hem İngiliz işgali hem de 1948’den bugüne devam eden Yahudi işgaline karşı yürütülen direniş ve cihadı övmektedir. Bu sebeple işgali bitirmeleri için İslam beldelerinin ordularına çağrı yapmaktadır. Bu çağrı hem İngiltere’yi hem de ABD ve Batılı tüm devletleri korkutmaktadır. Bilinmelidir ki; dinlerini, mübarek topraklarını ve canlarını korumak için işgale karşı direnmek ve cihad etmek terör değildir. Asıl terör, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 30 bin Müslüman’ı katleden, Gazze’yi tamamen yok eden, insanları açlığa ve susuzluğa mahkûm eden işgalci Yahudilerin yaptığı barbarlıktır. İngiltere tüm gücü ile bu barbarlığı ve terörü desteklemektedir. Bu sebeple teröre destek veren Hizb-ut Tahrir değil “İsrail”in katliamlarına ortak olan Batılı devletlerdir.

Hizb-ut Tahrir’in yasaklanmasına gerekçe olarak sunulan bir diğer gerekçe “İngiliz değerlerini ve demokrasiyi reddetmek ve bu değerleri baltalamak” suçlamasıdır. Ne demokrasi ne de İngiliz değerleri Müslümanların kabul edeceği şeyler değildir. Müslümanlar olarak akidemiz gereği demokrasiye ve Batılı değerlere karşıyız, sadece İslam’ın değerlerine bağlıyız. Peki, İngiltere kendi değerlerine ne kadar bağlı? İngiltere gerçekten demokrasiye, özgürlüklere, düşünce hürriyetine inansaydı Hizb-ut Tahrir’i yasaklamazdı. Eğer insan haklarına, barışa ve hukuka inansaydı işgalci “İsrail”in yanında değil insanlığın yanında olurdu ve Gazze’deki soykırıma karşı çıkardı. Bu sebeple İngiliz değerlerine inanmayan, o değerleri baltalayan ve böylece de yaptıkları putları yiyenler bizatihi kendileridir. Bu durum Batı’nın İslam karşısındaki çaresizliğinin apaçık göstergesidir.

Kapitalizm çöküşte İslam ise yükseliştedir. Sadece Müslümanlar değil tüm halklar çare ve çözümü İslam’da ve onun yönetim modeli olan Hilafette aramaktadırlar. İşte İngiltere’nin bu yasaklamayı yeniden gündeme getirmesinin asıl nedeni Hizb-ut Tahrir’in benimsediği İslam ideolojisi ve hayata geçirmek istediği Hilafet projesidir. Unutulmamalıdır ki, Hizb-ut Tahrir hiçbir zaman yasaklara boyun eğmemiş, zincirlere bağlı kalmamıştır. Allah katında ve Müslümanlar nezdinde meşru ve legal olan Hizb-ut Tahrir’i, Allah’a ve Müslümanlara düşman olanların yasaklaması hiçbir işe yaramayacaktır. Bu tür baskılar Hizb-ut Tahrir’in azmini bilemekte ve Raşid-i Hilafet’in yakın olduğunu göstermektedir.

 مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ “Allah’ın yardımı ne zaman diyecek oldular, iyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara 214)

 

حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

www.hizb-ut-tahrir.org | www.hizbut-tahrir.info | www.hizb-turkiye.com

PDF'i indirmek için tıklayınız

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.