HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Fransa Cumhurbaşkanı Macon İslam’a Olan Nefretini Sergilemeye Devam Ediyor

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Üyesi Muhammed Emin Yıldırım, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor. -İskenderun’da Meydana Gelen Terör Saldırısı -Fransa Cumhurbaşkanı Macron İslam’a olan nefretini sergilemeye devam ediyor. -İktidar ekonomiyi yönetemiyor. -Sudan, Yahudi varlığı ile ilişkilerini normalleştirmeye başladı. -AK Parti’nin “Sen Kimsin” isimli bir video klibi.

Haftalık Değerlendirme Toplantısı

İSKENDERUN’DA MEYDANA GELEN TERÖR SALDIRISI

Toplantımıza  başlamadan önce İskenderun’da meydana gelen terör saldırısından dolayı başta bölge halkına olmak üzere Tüm Türkiye’ye geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Terörün her türlüsünü kınıyor ve lanetliyorum. Bildiğiniz gibi İskenderun’daki olaydan birkaç gün önce Amerika’nın Türkiye Büyükelçiliği, İstanbul'da terör saldırısı olabileceğine dair bir güvenlik uyarısı yayımlamıştı. Açıklamanın hemen ardından böyle bir olayın yaşanması terörün asıl faillerinin sömürgeci kafirler olduğunu tekrar bizlere hatırlatmış oldu. Bu vesile ile her zaman söylediğimizi yine söylüyoruz. Sömürgeciler Gitsin Terör Bitsin.

Diğer yandan terör devleti Rusya’nın İdlib’te gerçekleştirdiği hava saldırısında hayatını kaybeden Müslümanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Bölge kaynakları 100’e yakın muhalif Müslümanın hayatının kaybettiğini söylüyor. Rusya’nın bu saldırısı, Amerika’nın Ermenistan’a nüfuz etme hamlesine karşı yaptığı bir misillemedir. Amerika Suriye’de kullandıktan sonra atmak istediği Rusya’ya Türkiye ve Azerbaycan üzerinden mesaj veriyordu. Rusya’da düzenlediği bu saldırı ile Amerika’ya ve Türkiye’ye cevap vermiş oldu.  Zira Suriye’deki muhaliflerin büyük çoğunluğu Türkiye tarafından desteklenip kullanılıyor. Türkiye’nin Amerika’nın peşinden gitmesinin bedelini  ise ne yazık ki her zaman Müslümanlar ödüyor. Umarım  tüm Müslümanlar bu gerçeği görürler. Mücadelelerini feraset ve basiret ile sürdürürler.

FRANSA CUMHURBAŞKANI MACRON İSLAM’A OLAN NEFRETİNİ SERGİLEMEYE DEVAM EDİYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Macron İslam’a olan nefretini sergilemeye devam ediyor. Macron’un bu nefret siyasetiyle birlikte Fransa’da İslâm’a ve Müslümanlara yönelik topyekûn saldırılar başladı. Önce Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimize hakaret karikatürleri okullarda gösterilmeye başlandı.  Sonra da bazı devlet kurumlarının duvarlarına yansıtıldı. Paris Belediyesi ise “Laiklik Haftası” düzenleyeceğini ilan etti. Haddini bilmez Macron Şimdi de iğrenç karikatürlerden vazgeçmeyeceklerini, özgürlük ve cumhuriyet için savaşacaklarını söylüyor.

Macron kendini kaybetmiş bir şeklide dinimize ve peygamberimize saldırıyor. Çünkü aydınlıktan korkan yarasalar gibi İslam’dan korkuyor. Çünkü Fransa’dan dünyaya yayılan laik kapitalist batı medeniyeti artık çöküşün eşiğindedir. Artık ne söyleyebilecekleri bir sözleri ne de davet edecekleri bir fikirleri kalmadı! Batı medeniyetinin inşa ettiği kapitalist sistem insanlığa ihanet etti, tüm dünyayı sömürdü, kötülüğü yaydı ve tüm ilişkileri menfaat eksenli hale getirdi. Macron çok iyi biliyor ki kurtuluş İslam’dadır. Fransa dahil tüm dünyada insanlar İslam’a koşuyor. Daha birkaç gün önce Mali’de Müslüman olup Meryem adını alan 75 yaşındaki Fransız kadın Macron’a tokat gibi bir mektup yazarak asıl terörizmin batı tarafından uygulandığını ve İslam’ın tertemiz olduğunu söyledi. Macron’un saldırganlığının ilk sebebi işte bu İslam korkusudur.

Diğer sebebi ise İslam'ın sahipsizliğidir. Kafirlerin özgürlük fikrine sahip çıktığı kadar dinine ve peygamberine sahip çıkamayan, Macron'a karşı "Bizde Allah ve Rasulü için savaşacağız" diyemeyen aciz ve korkak yöneticiler varlığıdır. Aciz ve korkak diyoruz çünkü ne Türkiye’nin ne de diğer İslam beldelerinin yöneticileri Macron’a anlayacağı dilden bir cevap vermedi, veremedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan İslam’a ve Müslümanlara yapılan bunca saldırıya karşılık sadece Fransız mallarını boykot etme çağrısı yaptı. Küstah Macron Erdoğan’ın eleştirilerine Fransız elçisini geri çekerek verirken Türkiye elçisini geri dahi çekemedi. Dahası Fransa konsolosluğu önünde protesto gösterisi yapan Suriyeli ve Türkiyeli Müslümanlar göz altına alındı. Bunun adı samimiyetsizliktir. Bizler de  Hizb-ut Tahrir Türkiye olarak yöneticilerin bu samimiyetsiz tavırları ve işe yaramaz boykot açıklamaları karşısında dün akşam sosyal medyada bir etiket çalışması düzenledik.  Ve dedik ki ‘FRANSAYA KİM DUR DİYECEK!

Şimdi buradan tekrar Türkiye ve diğer İslam beldelerinin yöneticilerine sesleniyoruz. Böylesine büyük bir coğrafyaya, devasa ordulara, muazzam yerüstü ve yeraltı zenginliklerine rağmen, Peygamberleri için canlarını feda etmeye hazır milyonlarca müslümana rağmen ve en önemlisi Allah’ın yardım vaadine rağmen neden harekete geçmiyorsunuz! Kimden korkuyorsunuz! Amerika’dan mı Avrupa’dan mı? Yoksa yaptırımlara uğrayıp koltuklarınızı kaybetmekten mi? Oysa korkulmaya layık olan sadece Allah Subhanehu ve Tealadır. Ey Yöneticiler! Batının insanlığa sunacağı hiçbir şeyi kalmadığını gördüğünüz halde, Fransa menşeili laikliği ve demokrasiyi Müslüman halklara dayatmaktan vazgeçin! Unutmayın ki dinlerine girmediğiniz sürece kafirler sizden asla razı olmazlar. Demokrasi yalandır. Özgürlük yalanadır. Tek gerçek var o da İslam’dır. Eğer kalbinizde dininize ve peygamberinize ait bir sevgi kaldıysa üzerinizdeki zillet elbisesini çıkarıp atın. Kanuni Sultan Süleyman gibi, Sultan Abdulhamid gibi Fransa’ya haddini bildiren izzetli Halifelerin yolundan gidin.

O Kanuni ki, Fransa’da kadınlı erkekli dans akımı başladığını haber aldığında muhteşem bir mektup yazmıştı. O mektuptan sonra Fransa’da kadınlı erkekli dansa son verilmiş ve neredeyse 100 yıl dans edilmemişti.

O Abdulhamid ki, Osmanlı Hilafet Devleti en zayıf döneminde iken Fransa’da Rasulullah’a hakaret içeren tiyatro sahneleneceğini duyunca;  "Şayet o tiyatro gösterisi sahneye konulursa bu dünyayı başınıza yıkarım!” demiş ve tiyatroyu iptal ettirmişti.

Kıymetli Müslümanlar! Son olarak diyoruz ki, Kuşkusuz İslâm azizdir. İnsanlık şirkten, zulümden ve her türlü kötülükten sadece İslam ile korunurlar. Hâlife ise kalkandır! İslâm’ı kâmil manada tatbik ederek insanları İslâm ile korur! Batı medeniyetinin iflas ettiği şu zamanda insanlık, Raşid-i Hilafet’e her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Zira Raşid-i Hilâfet insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkartacak olan yegâne sistemdir. Raşid-i Hilâfet, ahlaksızlaşmış Batı’nın İslam Peygamberine yönelik hakaretlerine, olması gereken cevabı verecek tek kuvvettir. Raşid-i Hilâfet, sömürgeci devletler ve şirketler tarafından sömürülen tüm insanlığın kurtarıcısıdır. Çalışanlar işte bunun için çalışsınlar.

İKTİDAR EKONOMİYİ YÖNETEMİYOR

Bu hafta başı itibariyle Türk Lirası dolar karşısında hızlı bir erime daha yaşadı ve bu erime ile dolar karşısında %1,5 daha fazla değer kaybetti. Bu ne demek biliyor musunuz? Doların TL karşısında her 10 kuruş artması demek Türkiye’ye 43 milyar lira maliyet ekliyor demek.  Bu haftaya başlarken sadece bir günde 43 milyar lira maliyet sırtımıza yüklendi. Bu maliyet Türkiye’deki 500 sanayi şirketinin yıllık toplam karına tekabül ediyor. Hani, iktidar bir taraftan Anadolu şehirlerinde, yıllar önce açılmış aktif faaliyet gösteren orta ve küçük ölçekli işletmeleri yeni fabrika açıyoruz diye duyuruyor ya, ekonomimiz uçuyor, yeni istihdam alanları açıyoruz diye canlı yayınlarla açılışlar yapıyor ya, aslında yeni fabrika falan açtığı falan yok da bari TL’nin erimesini durduramadığı için yeni borç yükü getirmese… Çünkü bu yeni borç yükü kimin sırtına biniyor, halkın sırtına biniyor, devlet halktan vergi toplayacak sonra da borç ödeyecek. Tabi TL’yi erittiği gibi borcu eritme becerisine sahipse…

Kıymetli Müslümanlar!

Biliyorsunuz daha yeni bir iki gün evvel vergi ve SSK borçlarının yapılandırılması teklifi meclis komisyonda kabul edildi. Komisyonun kanun teklifi Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilecek peşinden vergi ve SSK borçlarının yapılandırılmasına başlanacak. Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, tüm idari para cezaları ve KYK borçları da yapılandırma kapsamında olacak. Vergi kalemlerini say say bitmiyor…

İktidar ekonomiyi yönetemiyor, alamadığı vergi borçlarını, daha doğrusu halkın, esnafın ödeyemediği vergi borçlarını nasıl bir yapılandırma ile alıp günü kurtarırım onun hesabını yapıyor. Haydi diyelim eski vergi borçlarını yapılandırarak bir şekilde aldın günü kurtardın, yarın ne olacak, insanlar yine vergisini ödeyemeyecekler. İşletmeler kapılarına kilit vuruyor, kapanan fabrikaların haddi hesabı yok, işverenler bankalara kredi borçlarını ödeyemiyorlar, borsa 8000 puan geriledi. Dolar karşısında TL’nin erimesini durdurması için Merkez Bankası’nın faiz artırımı yapması lazım diğer taraftan Cumhurbaşkanı indirim istiyor ki halk banklara kredi almaya koşsun.

Bu faiz belasının ne kadar kötü ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu maalesef hala göremiyorlar, indirseler olmuyor artırsalar olmuyor. Durum böyleyken birde halkın derdi ve içinde bulunduğu durum ile adeta alay ediyorlar. İktidarın ortağı olan iki parti lideri yani Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli vatandaşın ekmek kavgası ile alaya alırcasına işler yapıyorlar. Görmüşsünüzdür, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Malatya gezisinde otobüsten halka çay dağıtırken bir vatandaş servis minibüsçülerinin derdini, sıkıntısını iletti Cumhurbaşkanı’na “Efendim eve ekmek götüremiyoruz zor durumdayız” dedi. Cumhurbaşkanı ise vatandaşa “bu laf bana çok abartılı geldi” diye cevap verdi.

Sayın Cumhurbaşkanı bizim Anadolu’da eve ekmek götürmek demek sadece eve somun ekmek götürmek demek olarak anlaşılmaz. Eve ekmek götürmek demek evin nafakasını, mutfak ihtiyaçlarını karşılamak demektir. Bugün asgari ücretli çalışan insanlar nasıl geçiniyorlar biliyor musunuz? İki çocuklu 4 kişilik bir ailenin mutfak masrafı 2 bin 384 lira. Yani bu açlık sınırında lazım olan para. Ya kira, faturalar, çocukların okul masrafları, giyim kuşam bunlar nasıl karşılanacak? Haydi diyelim ki sizin anladığınız gibi eve somun ekmek götüremeyecek kadar kötü durumda değil vatandaş… O halde Cumhur İttifakından olan iktidar ortağınız Bahçeli’nin askıda ekmek uygulamasına ne diyeceksiniz. Evine ekmek alamayacak kadar kötü durumda olan vatandaş yoksa, bu abartılı bir durumsa MHP ekmekleri askıya kimin için asıyor? Kuşlar için mi, yoksa kediler için mi?

Allahtan korkun düştüğünüz şu hale bakın, ekonomi çökmüş, vatandaş dert sıkıntı içinde siz bir taraftan derdini anlatmaya çalışanlara al keyif çayı iç diyorsunuz, diğer taraftan da askıya ekmek asıp oy toplamaya çalışıyorsunuz. Allah bu halkı sizin bu sömürü düzeninizin cenderesinden kurtarsın ve İslam’ın bolluğu ile bereketlendirsin inşallah…

SUDAN YAHUDİ VARLIĞI İLE İLİŞKİLERİNİ NORMALLEŞTİRMEYE BAŞLADI

Hatırlarsanız Ağustos 2020’de ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Sudan’ı da kapsayan Arap ülkeleri turuna çıkmıştı. Bu ziyaretlerin ardından gördük ki sırasıyla Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn Yahudi Varlığı ile ilişkileri normalleştirme kararı aldılar. Şimdi de Sudan, Yahudi varlığı ile ilişkilerini normalleştirmeye başladı. Üstelik bu iş Sudan ile de kalmayacak gözüküyor ABD’li yetkililer başka Arap ülkelerinin de sırada olduğunu açıklamaya devam ediyorlar. 22 Ekim 2020 günü ise Yahudi varlığından bir heyet Sudan’ı ziyaret etti ve ertesi gün aralarındaki ilişkileri normalleştirdikleri ilan edildi. Bundan önce ne oldu peki süreç nasıl yürüdü?

Trump, Twitter hesabından bir açıklama yaptı ve "Sudan'daki yeni hükümet, ABD'li terör kurbanlarına ve ailelerine 335 milyon dolar ödemeye razı oldu. Bu para ödendiğinde, Sudan'ı 'Terörü Destekleyen Ülkeler' listesinden çıkaracağım." Dedi. Peşinden Sudan Maliye Bakanlığı, ABD'nin Sudan'ı "Terörü Destekleyen Ülkeler" listesinden çıkartmak için talep ettiği 335 milyon doları transfer ettiklerini açıkladı. Ülke halkı yoklukla mücadele ederken parayı nereden buldunuz sorusuna ise “Altın ihracatından elde ettiğimiz gelirleri kullandık." Diye cevapladı.

Ey zalim ve hain Yöneticiler Allah sizi kahretsin!

Amerika Afganistan ve Irak’ta Milyonlarca Müslümanı katlettiğinde hanginiz çıkıp ABD’den tazminat istediniz? Ülkedeki terör olaylarının arkasında bizzat ABD’nin olduğunu bildiğiniz halde, terör destekçisi devlete kendi teröristleri için tazminat ödüyorsunuz. Korkak olduğunuz kadar da hainsiniz. Sudan halkının malı olan altın servetinin gelirlerini Amerikalılara veriyorsunuz.

Kıymetli Müslümanlar

İşte yıllarca acı çeken mazlum bir milletin başına geçen zorbaların, insanların canı, kanı ve malı üzerinde oynadıkları komploların acı meyvesi bu... Şüphesiz Sudan halkı, bu cürme asla rıza göstermeyecektir. Bu entrikaları sahneleyenler, er ya da geç bunun bedelini ödeyecektir. Ya Ömer el-Beşir gibi efendileri onları bir paçavra gibi kaldırıp atacak, yahut Râşidî Hilâfet Devleti’nin kurulmasıyla karton devletçikleri yıkılıp gidecektir. Muhakkak ki bu, Allah için hiç de zor değildir.

AK PARTİ’NİN “SEN KİMSİN” İSİMLİ VİDEO KLİBİ

AK Parti Gençlik Kolları, bir hafta önce Sen Kimsin isimli bir video klip yayınladı. Genç nüfusun oyunu alabilmek için garabetlerle dolu bir çalışmaya imza attı. Garabetlerle dolu diyorum çünkü birbiri ile taban tabana zıt fikirler ve şahsiyetlerin bir arada sunulduğu video klipin mutfağında her cenahtan oy almaya talip, açgözlü, kapitalist ve davası olmayan bir zihin çalışmış adeta… İşte 18 yıllık AK Parti davası yalnız menfaat olan bir parti olduğunu propaganda klipi ile de ortaya koydu.

Kilipte Mus’ab Bin Umeyr bugünün gençliğine örnek gösterilmiş. O Mus’ab Bin Umeyr ki İslam için ailesinin zenginliğini bırakmış, Rasulallah’ın davasına sarılmış ve Medine’ye giderek İslam Devleti’nin kurmak için Nusret aramış, Uhud günü şehid düşünce de üzerini örtecek bir elbisesi kalmamış sahabeydi. Aynı klipte 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Müslüman gençliğe örnek gösterilmiş. O Mustafa Kemal 13 asırlık İslam Devleti’ni yıkmayı aklına koymuş, Hilafeti ortadan kaldırıp Ümmet-i Muhammed’i başsız koyarak paramparça etmek için yola koyulmuş biriydi.  Bu iki şahsiyeti aynı videoda gençliğe örnek göstermek nasıl sapmadır?

Ak Partili Yöneticilere seslenip diyoruz ki;

Bir taraftan üç kıtaya hükmeden, bir sözüyle Avrupa’yı dize getiren Halife Kanuni Sultan Süleyman sensin diyorsunuz ama bir yandan da Avrupa’dan ithal laikliği Müslümanlara dayatıyorsunuz. Sırf Avrupa istedi diye İstanbul Sözleşmesi ile eşcinselliği, fuhuş ve zinayı yaygınlaştırıyorsunuz. Bir yandan sen gemileri karadan yürüten Fatih’sin, Halife Abdulhamid’sin diyorsunuz bir yandan da Amerika’ya, Rusya’ya, NATO’ya ve tüm İslam düşmanlarına dostum ve müttefikim diyorsunuz. Onlarla iş tutup İslam beldelerinin işgaline ortak oluyorsunuz. Siz karadan ve havadan küfrü yürütüyorsunuz. Hazreti Hamza’nın kılıcı, Hazreti Ali’nin zülfikarı laik demokratik nizam için mi sallandı şirkin tepesinde?  Suriye, Afganistan, Irak, Hicaz ve Filistin’den Müslümanlar Çanakkale’de kafir İngilizlerle savaşıp ne için şehit düştüler? Sömürgeci kapitalistler beldelerini işgal edip sömürsün diye mi? Yoksa mübarek topraklarında ümmetin umudu denilen liderle laikliği pazarlasın diye mi?

Beşinci devre deyip oy istiyorsunuz ve 18 yılda yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatı öyle mi? Birleşmiş Milletler kürsüsünde dünya beşten büyüktür diye haykırıp gürlüyorsunuz ama o beşliyle türlü türlü işler tutuyorsun.  Filistin de davamız, Keşmir de elbet ama o beşli içinde yer alan Çin’in işgal ettiği Doğu Türkistan’a ses çıkarmıyorsunuz. Aldığınız krediler basit bir klipte bile Doğu Türkistan’ı zikretmeye, bunu söylemenize engel ise siz hangi yolda yürüyorsunuz? İnandığın yolda yürü diyorsunuz. Bu mu sizin yolunuz? Hamaset dolu sözlerle hak ile batılı karıştırıp sunduğunuz bu fikirsiz yolda mı önde yürüsün gençler?

Ey Ak Partili Yöneticiler! Şunu iyi bilin ki “Bir kalpte iki Mustafa olmaz”  Müslüman gençliği kandıramazsınız!

Kıymetli Müslümanlar Sevgili Gençler! Sizin inandığınız ve yürüdüğünüz yolun Mustafa’sı Hazreti Muhammed Mustafa (SAV)’dir. Bu haliyle AK Parti’nin CHP’den hiçbir farkı yok. CHP Suriye’de mazlum mağdur Müslümanlara Nutuk dağıtarak siyaset yapıyor.Ak Parti de boş keseden nutuk atarak siyaset yapıyor. Siz siz olun bu partilere sakın meyletmeyin, davası İslam olanın düşüncesi sınırlarla kısıtlanamaz. Ne Türkçülük ne Kürtçülük ne de Arapçılık sizi birbirinizden ayıramaz, siz İslam ümmetinin genç neferlersiniz. Davanız İslam davası Hilafet davası olsun, yolunuz Kur’an ve Sünnet üzere bir yol olsun.  Unutmayın ki bu yolun sonu izzet ve zaferdir, unutmayın ki İstikbal İslam iledir.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.