HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 17 Ekim 2023

Mahmut Kar, "Filistin’deki savaşın müzakere ve barış ile sona ereceğini söyleyenler Müslümanlara ihanet ediyorlar. İşgalci ile barış olmaz, gaspçı ile hırsız ile müzakere olmaz."

 

YA FİLİSTİN’İ KURTARIN YA ÜMMETE YOL AÇIN

İşgal edilen topraklarda devam eden savaş. Kendi nebilerinin diliyle lanetlenen bir kavim olan Yahudiler, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya adeta bir çıban gibi, adete zehirli bir ur gibi yerleşen işgalci “İsrail” tam 75 yıldır mübarek topraklarda fesadını yayıyor. 75 yıldır neler yapmadı ki? Arkasına ABD ve Batı’yı alarak uygulamaya koyduğu politikalar ile her geçen gün işgalini büyüttü. Arap liderlerin korkaklığı ve ihanetinden faydalanarak Müslümanların izzetini çiğnedi, Filistinli Müslümanları topraklarından etti. İşgalci askerler necis postalları ile Mescid-i Aksa’yı kirlettiler, Müslümanların namaz kılmalarını engellediler. Filistinli kardeşlerimizi çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden katlettiler. İki milyondan fazla Filistinliyi, Gazze açık hava hapishanesinde hapsedip, en basit insani haklardan mahrum ettiler. İslam beldelerinin sınırlarını kapatıp Gazze’yi açlık ve yoklukla imtihan edip Filistin halkını bu işgal politikalarına boyun eğmeye zorladılar. Filistin’e yardım için yola çıkan Mavi Marmara Gemisi’ne korsanlar gibi saldırıp Müslümanları şehit ettiler. Kudüs’te, el-Halil’de Ramallah’ta Batı Şeria’da her gün masum Müslüman kadın ve gençleri katlettiler.

İslam beldelerinin yöneticilerinin ve tüm dünyanın gözü önünde yaşanan bu zulüm ve katliamlara karşı Filistinli Müslümanlar 7 Ekim Cumartesi günü “Aksa Tufanı” harekâtını başlatarak işgalci Yahudi varlığına adeta had bildirdiler. Bu harekât ile şiddetli bir şekilde sarsılan Gasıp Yahudi Varlığı hemen abisine koştu. Hemen Batılı kafirleri yanında durmaya çağırdı. “İsrail”e her türlü desteği veren Amerika derhal iki uçak gemisini bölgeye gönderdi. ABD Başkanı Biden, “İsrail”in askeri mühimmat stoklarının azalması durumunda her türlü desteği vereceklerini ilan etti. İngiltere, Kraliyet Donanması’na ait iki savaş gemisini ve devriye uçaklarını Akdeniz’e gönderdi. Diğer Avrupa ülkeleri bu savaşta sonuna kadar “İsrail”in yanında olduklarını açıkladılar. İslam beldelerinin yöneticileri ise her zamanki gibi kınama mesajları yayınladılar. Filistin halkı ve Müslümanları itidale çağırarak işgalci Yahudilere örtülü şekilde destek verdiler.

Ve Gasıp Yahudi varlığı işte bu yöneticilerin korkaklığından, pısırıklığından cesaret alarak 10 gündür Gazze’yi bombalıyor. Hiçbir uluslararası hukuk ve anlaşmayı dinlemeden, fosfor bombası dahil her türlü silahı kullanarak Gazze’yi yerle bir etmeye devam ediyor. Daha bugün yaptığı bombardımanda onlarca Müslüman katledildi.

Bütün bunlar yaşanırken, Müslümanlar Allah’a hamdolsun Müslümanlar, bu savaşta adeta tek ses oldular. Türkiye’de, Ürdün’de, Lübnan’da Pakistan’da ve daha birçok beldede meydanları doldurdular, bazı beldelerde sınırlara yürüdüler. Filistin halkının yanında olduklarını gösterdiler, dualar ile yetinmediler yöneticilere ve ordulara seslendiler. Sınırları için siz gitmiyorsanız biz yardıma gideceğiz dediler.

Hizb-ut Tahrir / Türkiye olarak bizler Aksa Tufanı harekatının başladığı günden itibaren Türkiye’nin 12 şehrinde, Aksa Tufanı harekâtını selamlamak, Yahudi varlığının vahşi katliamlarına maruz kalan Gazzeli kardeşlerimize destek olmak için meydanlaraydık. Önce 8 Ekim Pazar günü 10 şehirde; Adana, Ankara, Aydın, Bitlis, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Şanlıurfa’da, Peşinden 13 Ekim Cuma günü Van ve Mersin’de basın açıklamaları düzenledik. “Şimdi Değilse Ne Zaman? Ordular Aksa’ya!” çağrısı yaptık. Son olarak ise 15 Ekim Pazar günü Ankara ve İstanbul’da binlerce Müslümanın katılımı ile Basın açıklamaları ve yürüyüş gerçekleştirdik. Yöneticilerin sessizliğini kırmak, vurdumduymazlığına dikkat çekmek ve harekete geçmelerini sağlamak için “Ya Filistin’i Kurtarın Ya Ümmete Yol Açın” çağrımız ile meydanları inlettik. Sesimizi yöneticilere ulaştırmaya çalıştık. 1948’de başlayan ve 75 yıldır devam eden bu savaşın sadece Filistin halkının savaşı olmadığını bizim savaşımız, bütün Müslümanların savaşı olduğunu söyledik. Evet bu savaş iman küfür savaşıdır, bu savaşın bir tarafı kafir ABD, kafir Batı, NATO ve İşgalci “İsrail”den oluşan küfür koalisyonudur. Diğer tarafı ise sadece Filistinliler değil tüm Müslümanlardır.

Biz mübarek beldede gaspçı Yahudilerin hiçbir haklarının olmadığını, bu toprakların İslam toprakları olduğunu söylüyoruz. Mescid-i Aksa kutsalımızdır diyoruz bu sebeple de Yahudi varlığı “İsrail”in kutsal beldemizden sökülüp atılıncaya kadar bu savaşın devam edeceğine inanıyoruz. Filistin işgalden ancak bu şekilde kurtulur. Filistin’in işgalci “İsrail”i kınamakla, devletlerarası toplumun vicdanına seslenmekle, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın içi boş toplantılarıyla kurtulacağını dillendirenler yalan söylüyorlar. Filistin’deki savaşın müzakere ve barış ile sona ereceğini söyleyenler Müslümanlara ihanet ediyorlar. İşgalci ile barış olmaz, gaspçı ile hırsız ile müzakere olmaz. Neyin müzakeresini yapacaksınız Allah aşkına…

Bugün daha yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Lübnan ziyareti sırasında basın açıklamasında konuştu. “İsrail”in Filistin halkının toprağını işgal ettiğini, evlerine el koyduğunu, sonra o evlere Yahudileri yerleştirdiğini ve bunlara da yerleşimci ismini verdiğini söyledi. Bunun adı yerleşimci değildir bunun adı hırsızlıktır dedi. Evet doğru söylediniz, bunun adı gasptır, hırsızlıktır Sayın Fidan. Peki hırsız ile müzakere olur mu Sayın Fidan, hırsız ile barış olur mu, hırsız ile ev sahibi arasında arabuluculuk olur mu? Siz aynı basın toplantısında iki devletli çözümü dile getirdiniz, bu çözümün uluslararası kabul haline geldiğini ifade ettiniz. Söyler misiniz sizin bahsettiğiniz bu çözümde hırsızın yeri neresi ev sahibinin yeri neresi?  Siz açıkça işgalci “İsrail”e şunu diyorsunuz. Ey hırsız, gasp ettiğin toprakların, çaldığın toprakların fazlası senin olsun, gel kalan bir kısmını sahiplerine ver. Sayın Hakan Fidan bu hakkı size kim veriyor söyler misiniz? Bu topraklarda yüzyıllardır ev sahibi olan Filistin halkı adına hırsız ile masaya oturma hakkını size kim veriyor? Bu bahsettiğiniz iki devletli Amerikan çözüm planının uluslararası toplum kabul etmiş olabilir ama Filistin halkı ve Müslümanlar kabul etmediler etmeyecekler. Ne Filistin halkı ne de biz bu toprakların bir karışından bile vazgeçmeyiz. Çünkü burada ev sahibi olan biziz, gaspçı olan, hırsız olan ise işgalci Yahudilerdir. O halde yapılması gereken şey belli... Ya o hırsızı gasp ettiği yerden çıkarın ya da oturduğunuz yerde oturun. Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi siz de 10 gündür arabuluculuk, müzakere, barış teranelerini okuyup duruyorsunuz. Bu rolü size tevdi eden ABD Başkanı Biden’in dili ile konuşuyorsunuz. Bu şekilde “İsrail”e üstü örtülü destek veriyorsunuz

İşte Filistin’in etrafındaki ülkelerin yöneticilerinin hepsi aynı ağzı kullanıyor, hepsi iki devletli çözümü öneriyor hepsi hırsızın suçu yok siz topraklarınızdan vereceksiniz diyorlar. Ürdün kralı, Mısır diktatörü, Türkiye cumhurbaşkanı hepsi… İçlerinden biri de çıkıp demedi ki ben bu savaşta Filistinlilerin yanındayım. Bu sebeple biz Hizb-ut Tahrir olarak meydanlarda bu yöneticilere seslendik. Yıllarca Filistin ve Kudüs davasını kendi siyasi menfaatleri için istismar eden yöneticilere seslendik. Haydi bakalım görelim sizi, er meydanı, şimdi liderlik zamanı, dünya lideri olmak öyle lafla olmuyor haydi öne çıkın, harekete geçin görelim dedik. Haram olmasına rağmen ABD, NATO ve Batı istedi diye orduları onların çıkarları için harekete geçirdiniz. Irak işgalinde, Afganistan işgalinde, Suriye savaşında onlar için savaştınız. Müslümanlar için adım atmayacak mısınız? Müslümanlara yardım etmek üzerine farzdır. Bugün Allah’ın emri olduğu için adım atın. Bu çağrımızı yaptık yöneticilere ve komutanlara… “Sınırlı imkânlarına rağmen bir avuç Müslümanın neler yapabildiğini gördünüz. İşte size tarihi bir fırsat!” “Şahitlerin şahitlik edeceği o günde, Rabbinizin huzuruna bembeyaz bir yüzle çıkmak istiyorsanız, ebedi cennet nimetlerine kavuşmak istiyorsanız, bu fırsatı kaçırmayın.” dedik. “Şayet bu sıcak çağrıya icabet etmeyecek ve her zamanki gibi yerlerinize çakılıp kalacaksanız o halde Müslümanlara yol verin.” dedik. Ama nafile, onlar bu çağrılarımıza henüz icabet etmediler. Ürdün kralı daha yeni açıklama yapmış, “Gazze halkı ne Mısır ne de Ürdün sınırlarından içeri giremez, bu bizim için kırmızı çizgidir” demiş. Mısır’ın refah sınır kapısı hala kapalı… İnsani yardım tırlarının geçişine bile izin verilmiyor. Türkiye yöneticileri “İsrail”li esirlerin teslim edilmesi için yoğun diplomasi yürütüyor. İHA ve SİHA üretimi yapan Selçuk Bayraktar ise Filistin’e destek için eylem ve yürüyüşlere katılıyor. Ne hazin değil mi Kıymetli Müslümanlar! İsrail’e desteğini ilk günden açıklayan Aliyev’e İHA, SİHA, yine İsrail dostu Zelenski’ye hakeza aynı… Filistin’e gelince Beyazıt’tan Ayasofya’ya yürüyüş… Ne ala ne güzel… Sizin savunma sanayiniz ancak ABD ve Batılı kafirleri savunmaya yarıyor demek ki… 

Meydanlarda yaptığımız basın açıklamalarında Türkiye’deki Yahudi sevicilere de sözümüzü söyledik. Müslümanların “Ordular Aksa’ya, Mehmetçik Kudüs’e” çağrılarına tepki veren bazı gazeteci müsveddelerine, ırkçı faşist siyasetçilere ve sözde sanatçılara da sözümüzü esirgemedik. Onlara şöyle seslendik: “Ey Allah’ın Kalplerine Mukaddes Aksa’nın Sevgisini Nasip Etmediği Zavallılar! Aksa biz Müslümanlar için imâni bir meseledir, akidemizin bir parçasıdır ve kutsalımızdır. Bizler kutsallarımız için canlarımızı vermekten asla geri durmayız. Göğüslerimizi, kutsallarımıza ve mazlumlara siper etmekten bir an olsun bile çekinmeyiz. Şayet, yollar açılırsa, tüm beldelerden Müslümanların akın akın Filistin’e nasıl gideceğini göreceksiniz.

Bir de bizim “Ordular Aksa’ya” çağrımızı anlamayıp iş olsun diye bizi eleştirenler var. Hangi orduları çağırıyorsunuz, hangi yöneticilerin harekete geçmesini bekliyorsunuz diyenler var. Güya bizim bu çağrımız Müminlerin onur ve izzetini aşağı düşürüyormuş. Onlara şunu söylüyoruz: Filistin’de işgalci Yahudiler tarafından evladı katledilen ana göz yaşı dökerek اين حمام المسلمين  diye haykırdığında “Müslümanların yöneticileri nerede” feryat ettiğinde hangi yöneticilere çağrı yapıyorsa biz de aynı yöneticilere çağrı yapıyoruz. “İsrail” bombardımanından sonra evladını enkazdan çıkaran baba, şehit babasını hastanede gören doktor اين جيوش المسلمين diyerek hangi orduları çağırıyorsa biz de o orduları çağırıyoruz. Paramparça olmuş çocuğunu teşhis edemeyen anne “Müslümanların orduları nerede” diyerek hangi ordulara sesleniyorsa biz de o ordulara sesleniyoruz. Eğer ki Filistinli ve Gazze’li Müslümanların yaptığı bu çağrı sebebiyle Müslümanların izzet ve onurunun aşağı düştüğünü zannediyorsanız size diyecek bir şeyimiz yok.

Kalbi Filistin için atan, Gazze’de yaşanan katliam ve zulme duyarlı olan, İslam beldelerinin yöneticilerinin sessizliğini Allah’a şikayet eden her kim varsa Allah onlardan razı olsun. Rabbimiz bu süreçte tüm İslam beldelerinde meydanlara inen Filistin halkının yanında olduğunu gösteren Müslümanlardan razı olsun. Rabbimiz “İsrail”in bu fesadı ve tuğyanı karşısında sessiz kalan yöneticileri ifşa eden, korkak ve pısırık yöneticileri ümmete ve Allah’a şikayet eden alimlerden razı olsun. Yaptığımızı basın açıklamaları ve yürüyüşlere katılan STK Temsilcileri ve tüm Müslümanlara teşekkür ediyoruz. Allah Subhanehu ve Teala, Filistin halkının yanında olmak için meydanlara inen ve yöneticilere sorumluluklarını hatırlatan tüm Müslümanlardan razı olsun.

Geçtiğimiz hafta Afganistan’ın Herat şehrinde ilki 7 Ekim, ikincisi 12 Ekim, üçüncüsü ise 15 Ekim’de deprem afeti yaşandı. Yaşanan bu afetlerde vefat eden Müslüman kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı kardeşlerimize Rabbimizden şifalar niyaz ediyoruz. Rabbimiz Müslümanları bu tür afet ve musibetlerden muhafaza eylesin.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

17 Ekim 2023

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.