HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı 26 Nisan 2022

İşgalci varlık ortadan kalkmadan sorun asla ve kata çözülemez! Kudüs esaretten kurtulamaz. Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşamaz. Mehmetçiğe düşen görev gasıp Yahudi varlığına ait paçavrayı at sırtında taşımak değildir. Bilakis Rasulullah’ın sancağını dalgalandırmaktır. Mehmetçiğe düşen görev mazlum Filistin halkının çağrısına icabet etmektir. Kudüs’ün esaretine artık son vermektir!

 

ELLER SEMAYA ORDULAR AKSA’YA

Bu hafta toplantımıza Mescid-i Aksa ve Kudüs meselesi ile başlamak istiyorum. Zira bu mesele başta yöneticiler olmak üzere, alimler, kitleler, cemaatler ve İslam ümmetinin imtihanı olmaya devam ediyor. 70 küsur senedir İşgalci Yahudi varlığı, Müslüman kardeşlerimizi katletmeye, kutsalımız olan Mescid-i Aksa’yı kirletmeye devam ediyor. İşgalci varlık her sene özellikle de Ramazan ayında düzenli olarak yaptığı saldırılar ile Kudüs halkını sindirmek istiyor. Allah’ın sadece İslam’a ait kıldığı mübarek İsra ve Miraç topraklarını kendine mal edeceğini zanneden bu korkaklar, cesareti ABD ve Batı’dan alıyorlar.

Yahudiler, İslam ve Müslümanlarla savaşta yalnız değiller evet. Bildiğiniz gibi işgalci “İsrail”in bugün en büyük destekçisi sömürgeci kafir Amerika ve onun arkasına hizalanan batı ülkelerdir. Yahudi ve Hristiyanlar İslam’a karşı birbirleriyle yardımlaşırken, Müslümanların başındaki yöneticiler ne yazık ki Müslümanlarla değil kafirler ile yardımlaşıyorlar. Geçmişte “İsrail” ile girdikleri göstermelik savaşları kaybederek onu yenilmez bir devlet gibi göstermeye çalıştılar. Şimdi ise kendi korkaklık ve pısırıklıklarını Müslüman halkta da var etmeye çalışıyorlar. İslam beldelerinin yöneticileri, Kudüs meselesinde Müslümanları duyarsız ve tepkisiz hale getirmek istiyorlar. Düşüncelerini yok ettikleri yetmedi, yıllarca istismar ettikleri Müslümanların İslami duygularını da tamamen öldürmeye çalışıyorlar.    Kudüs davası başka, “İsrail” ile ekonomik ve siyasi ilkişkilerimiz başka diyecek kadar ileri gidebiliyorlar. Kendilerinin işgalci varlık ile normalleşmeleri yetmezmiş gibi Müslümanların da normalleşmesini istiyorlar. “BM tarafından üyeliği tescillenmiş ve Türkiye tarafından da sözde meşru devlet olarak tanınmış “İsrail” ile küresel, siyasi, ekonomik ilişkilerin olmasından daha doğal ne olabilir” diyorlar.

Bu sözü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sormak istiyorum; üyeliğini tescilleyten BM kim? Hani şu dünya 5’ten büyüktür dediğiniz, ipleri 5 kafir ülkenin elinde olan kuruluş değil mi bu BM’mi? Ne zamandan beri BM’ye üye olması işgalci varlığa meşruiyet kazandırdı? “İsrail”in Türkiye tarafından devlet olarak tanındığını söylüyorsunuz, ne zaman tanınmış kim tanımış söyler misiniz? Şu İslam düşmanı laik CHP’nin iktidarda olduğu dönemde “İsrail”in devlet olarak tanındığınıda söyelseniz ya! Birde Filistin davasını savunmanın yolunun İsrail ile makul dengeli bir ilişki kurmaktan geçtiğini söylüyorsunuz.

Düşünebiliyor musunuz? Filistin’e yardım etmeni yolu Filistin’i yok etmek isteyen Yahudilerle dost olmaktan geçiyormuş! Bu açıklamalar, azgınlaşan işgalci Yahudiler ile Müslümanların normalleşmesi amaçlıyor. İşgalci varlığın yapıp ettiklerine karşı başta alimler olmak üzere tüm Müslümanların susması ve bu yaklaşıma teslim olmaları isteniyor. Ancak onların bilmedikleri, anlamadıkları bir şey var; Kudüs’ün İslam’a ait olduğuna inanan hiçbir Müslüman bu düşünceyi yani normallşemeyi kabul etmez etmeyecektir. Müslümanlar kınayıcının kınamasından korkmadan “İsrail”e işgalci varlık demeye devam etmeliler. Orduları Aksa’yı kurtarmak için harekete geçmeye çağırmalılar. Her ne pahasına olursa olsun. Kudüs ve Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşana kadar bunu yapmalıyız Kıymetli Müslümanlar!

Bakın bizler geçen hafta Hizb-ut Tahrir Türkiye olarak normalleşmeye teslim olmayacağımızı göstermek ve Kudüs’e sahip çıkmak için meydanlara indik. Türkiye’nin 20’den fazla şehrinde Müslümanları meydanlara çağırdık. “İşgalci varlık “İsrail”i telin ediyoruz, dualarda birleşliyoruz dedik. Adana, Adıyaman, Ankara; Antalya, Bursa, Diyarbakır; Ergani, Erzurum, Gaziantep; Hatay, İstanbul, Kahramanmaraş; Konya, Mersin, Siirt; Şanlıurfa, Siverek, Tatvan, Van ve Yalova’da basın açıklaması ve dua etkinliği gerçekleştirdik. “Eller Semaya Ordular Aksaya” dedik. Müslümanlara sorumluluklarını hatırlattık, Mübarek Aksa topraklarının Yahudi virüsünden temizlenmesi için ümmetin ordularına çağrı yaptık. “İki milyardan fazla Müslümanın yaşadığı bir dünyada sadece 9 milyon nüfusa sahip Yahudi varlığı, “Mescidi Aksa’ya saldırıyorsa, kadınları ve gençleri katlediyor, müslümanları tutukluyorsa sorumluluk yöneticilerindir. Kudüs’de ayaklar altına alınan Aksa’nın halıları değil; Müslümanların izzeti ve başındaki yöneticilerin şerefidir.” Dedik. “Ayaklar altına alınan, kışlalarda bekletilen ordular ve omuzlarında sadece rütbe taşıyan komutanlardır.”dedik. “Ayaklar altına alınan, yöneticilere dalkavukluk yaparken Yahudi varlığının zorbalıklarına ses çıkarmayan saray alimleridir.”dedik.

Filistin meselesinde bizimle normalleşenler arasındaki fark şudur: Onlar "İsrail"i meşru bir devlet görüyorlar, biz onu işgalci bir varlık olarak görüyoruz. Onlar çözüm için "İsrail" olmalı diyorlar, biz ise  “işgalci varlık “İsrail”i kökünden söküp atacağız diyoruz.

İşte bu sebeple yaptığımız basın açıklamasında; sorunun gasıp Yahudi varlığı İsrail’in ta kendisi olduğunu söyledik.  “İşgalci varlık ortadan kalkmadan sorun asla ve kata çözülemez! Kudüs esaretten kurtulamaz! Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşamaz!”dedik.  Mehmetçiği göreve çağırdık; “Mehmetçiğe düşen görev gasıp Yahudi varlığına ait paçavrayı at sırtında taşımak değildir! Bilakis Rasulullah’ın sancağını dalgalandırmaktır!”dedik. “Mehmetçiğe düşen görev mazlum Filistin halkının çağrısına icabet etmektir. Kudüs’ün esaretine artık son vermektir!”dedik. Rabbimiz Raşidi Hilafet çatısı altında o günleri görmeyi bizlere nasip eylesin.

“RAMAZAN TESLİMİYET ZAMANI” FAALİYETLERİMİZ

Malum biliyorsunu bizler her sene Ramazan ayına bir isim veriyoruz ve bu kapsamda faaliyetler icra ediyoruz. Müslümanlar arasına ayrılık ve nifak tohumları ekilmeleye çalışıldığında biz, “Ramazan Birlik Zamanı”dedik. Suriye’den, Afganistan’dan, Doğu Türkistan’dan ve diğer zulüm beldelerinden bize sığınan muhacir kardeşlerimize düşmanlık yapıldığında biz, “Ramazan Kardeşlik Zamanı” dedik. Yine “Ramazan Uyanış Zamanı, Ramazan Arınma Zamanı, Ramazan Değerlerimize Sarılma Zamanı” dedik.

Bu sene de Ramazan’a Teslimiyet ismini verdik ve “Ramazan Teslimiyet Zamanı”dedik. Bu kapsamda Türkiye’nin bir çok bölgesinde 30’a yakın ilde iftar programları düzenledik. Türkiye’nin en doğusundaki Van’dan en Batısı’ndaki İzmir’e, en güneyindeki Hatay’dan en yukarıdaki Düzce’ye, Diyarbakır’dan, Bursa, Yalova ve Urfa’ya, İstanbul’dan başkent Ankara’ya kadar ve daha onlarca şehirde Müslümanlarla iftar sofralarında buluştuk. İftar programlarımıza bölgenin siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, kanaat önderleri, alimler, medya temsilcileri, muhtarlar ve esnaflar iştirak ettiler. Bu programlarda Müslüman’ın Allah’a teslimiyetinin nasıl olması gerektiğini konuştuk. Müslümanlar olarak Şer-i hükümlere amasız ve fakasız teslim olmamız gerektiğini, teslimiyette acele etmemiz gerektiğini konuştuk.  Ve yine İslam’a bir hayat nizamı olarak teslim olmamız, Allah’ın vaadine ve Rasülullah’ın müjdesine de teslim olmamız gerektiğini söyledik. İftar programlarımız sonrasında davetliler ile çok hayırlı hasbıhal ve sohbetler gerçekleştirdik. Ümmetin meseleleri üzerinde konuştuk, dertlerimizi paylaştık.

Buradan tekrak yaptığımız iftar programlarına iştirak eden Müslümanlara teşekkür ediyoruz, Allah kendilerinden razı oslun. Rabbimiz Ramazan’ı şerifin bu son günlerini hayırla geçirmeyi ve bayrama birlikte kavuşmayı Müslümanlara nasip etsin.

TÜRKİYE HAVA SAHASININ RUSYA’YA KAPATILMASI

Geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya'dan Suriye'ye asker taşıyan sivil ve askeri tüm uçaklara Türk hava sahasının kapatıldığını söyledi. Tabi bu kararın Moskova ile görüşülerek alındığını da buradan ifade etmekte fayda var. Çünkü Çavuşoğlu, Ankara’nın Moskova ile diyalog mekanizması içerisinde hareket etmeye önem verdiğini söyledi. Türkiye’nin hava sahası rus uçaklarına, boğarları ise rus gemilerine 2015’ten beri açık. Daha öncesinden de açık aslında ama 2015 yılı Rusya’nın Suriye’de katliamlara başladığı yıl olduğu için özellikle 2015 diyorum.  Rusya bu süre zarfında Suriye’de taş üstünde taş bırakmadı, katliamlar yaptı. Türkiye bütün bu olanları izledi ve hiçbir şey yapmadı. Bırakın Rusya’nın bombardımanını durdurmayı, hava sahasını uçaklara kapatmayı, gemileri boğarlardan geçirmemeyi, Amerika’nın kurduğu Suriye masasında, Astana ve Soci’de Rusya ile karşılıklı oturdu. Şimdi ne yapıyor, Ukrayna savaşında ABD ve Batı’nın kendisinden isteklerini yerine getiriyor. Suriye halkının isteklerini yapmadı ama ABD’nin isteğini yapıyor.

Lafı çok dolaştırmadan, uzatmadan Mevlüt Çavuşoğlu’na sormak istiyorum! Dün Rusya’nın Suriye’de işlediği cinayetlere ortak olan siz, bugün neden hava sahanızı kapatıyorsunuz? Rusya’nın Ukrayna’da işlediği suçlara ortak olmamak için mi? Yoksa ABD ve Batı böyle istediği için mi? Gerçekten Ukrayna’daki savaşa karşı insani ve siyasi bir tavır olarak hava sahanızı Rusya’ya kapattıysanız; Suriye’deki katliamlarını neden izlediniz? Neden sessiz kaldınız. Suriyeli Müslümanlar Rus uçaklar tarafından yakılıp katledilirken sözde insani duruşunuzu neden göstermediniz? Astana ve Soçi mutabakatları çerçevesinde Suriye halkını katleden Rusya ile nedem ortak devriye attınız? Kırım, Ruslar tarafından işgal edildiğinde bu kararı niçin almadınız? Kınamak ve cılız bir tepki ortaya koymaktan öte bir şey yapmadınız. Neden? Bu sorunun cevabını biz de çok iyi biliyoruz, siz de çok iyi biliyorsunuz. Cevap çok açık ve net! Bu karar sizin kararınız değil, çünkü sizin bağımsız bir dış politikanız yok. Çünkü sizler sadece Amerika ve Batı’nın küresel ve bölgesel çıkarlarına göre bir siyaset belirliyorsunuz. Dolayısıyla hiç samimi değilsiniz hem de hiç Sayın Çavuşoğlu… 

Kur’an’ın kendisinde indirildiği ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecenizi tebrik ediyoruz. Yine şimdiden karşılayacağımız bayramınızı da tebrik ediyoruz. İslam’ın hayata hakim olduğu, Raşid-i Hilafette nive güzel bayramlara kavuşmayı rabbimizden niyaz ediyrouz.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

26 Nisan 2022

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.