HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantısı 13 Aralık 2022

Mahmut Kar, terörist Esed rejimine uzattığınız bu elleriniz yarın ahirette aleyhinize delil olacaktır. Suriyeli şehitlerin ve mazlumların ahı mutlaka sizi bulacaktır. O yüzden Amerika’dan değil Allah’tan korkun. Üç kuruşluk iktidar için dininizi heba etmeyin.

 

LAİKLERİN İSLAM DÜŞMANLIĞI

Günlerdir mahkeme süreci devam eden bir olay üzerinden İslam’a saldırılıyor… TV Kanalları, gazeteler ve sosyal medyada bu hadise bahane edilerek Müslümanların tümü zan altında bırakılıyor. Laik Kemalistler ve solcular meydanlarda toplanıp kahrolsun şeriat sloganları atıyorlar. Müslümanların kurum ve kuruluşlarını, cemaat ve cemiyetlerini kapatmakla tehdit edenler fütursuzca konuşuyorlar. Müslümanlar ile ilgili herhangi bir mağduriyetin dile getirilmesi söz konusu olduğunda Müslümanların sesini hemen kesenler, kahrolsun şeriat diyenlere dokunmuyorlar bile… Düşünebiliyor musunuz, İslam’a, Allah’ın hükümlerine ve şeriatına kahrolsun diyerek slogan atılıyor ama ne bir polis ne de emniyet müdürü bunu yapanlara müdahale etmiyor. Nasıl ki, 28 Şubat döneminde başka bahaneler ile İslam’a saldırdılar, İslam’ı karaladılar, Müslümanları hedef gösterdiler bugün de aynı şeyi yapıyorlar.

Öncelikle şunu söylemeliyim: Dünya görüşlerinde Allah’ın dinini ölçü almayan, hayatlarında ahlaki, dini ve vicdani hiçbir ilkesi olmayanların mezkûr olay üzerinden insan hakkı savunuculuğu yapmaları kimseyi aldatmasın. Bunların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Bunların derdi hak savunuculuğu falan değil, bunlar İslam’a saldırmak için fırsat kolluyorlar.  Bunlar yargıya intikal eden bu hadiseyi, İslam’a vurmak ve sadece ismi geçen kişileri değil bütün Müslümanları hedef tahtasına koymak, zan altında tutmak için fırsata dönüştürüyorlar. Çocuklara ve insan haklarına duyarlı olduğunu söyleyen bu zevat LGBT gibi Allah’ın açıkça haram kıldığı sapkınlığı meşru görerek savunuyor. Daha çocuk yaşta evlilik dışı ilişkiyi normal karşılıyorlar bunlar. 10-12 yaşında flört hayatını teşvik ediyorlar bunlar. Henüz daha 14-15 yaşındayken kendisinden 15 yaş büyük olan biri ile flört hayatı yaşayan şarkıcı için bir şey söylediler mi bunlar? Hayır! Neden, çünkü o şarkıcının yaptığı laik Kemalistlere göre meşru… Laik rejim, bugün gençleri alkol ve uyuşturucu bağımlılığı sebebiyle gözlerimizin önünde eritip yok lar! ediyor.  Bunun için bir şey söylüyorlar mı? Hayır! Çünkü onların derdi çocukları, gençleri korumak, onların hakkını hukukunu savunmak değil. Onların derdi, İslam’a vurmak, İslam’ı karalamak…

Yaşı kaç olursa olsun, buluğ çağına ermemiş hele hele altı yaşında bir kız çocuğunun evliliğinin İslam’da yerinin olmadığı açıktır. İslam böyle bir şeyi asla tasvip etmez, etmemiştir. Zira İslam’da evlenmenin sıhhat şartları bellidir. Mezkûr hadise ile ilgili ortada bazı iddialar var, bu iddiaların doğruluğu ikrar ve ispatı gerekli kılmaktadır. Yargı makamlarının görevi bu süreci adil bir şekilde yürütmektir. Bu meseleyi siyasi partilerin seçim malzemesi haline getirmesi ise çok çirkin ve kötüdür. Günlerdir ismi geçen kişinin çocukluk fotoğrafları televizyon kanallarında dolaşmaktadır. Buna asla müsaade edilmemelidir.  Yetkili kurumlar, nasıl ki gerekli olduğunda bazı yargılamalar ile ilgili gizlilik kararı alıyorsa, bu dava dosyası ile ilgili de gizlilik kararı almalıdırlar. Mahkemeler bu süreci tarafların hak ve hukukunu gözeterek nihayete erdirmelidirler. Konu hakkında son olarak, münferit bir hadise üzerinden İslam ve Müslümanları mahkûm etmeye çalışan laiklere diyoruz ki, buna asla müsaade etmeyeceğiz!

TBMM’DE BİTMEYEN KAVGALAR

Malum meclis 2023 yılı bütçe görüşmelerine başladı. Geçtiğimiz hafta mecliste yapılan bütçe görüşmelerinin ikinci gününde tansiyon bir hayli yükseldi. AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık ile İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs arasında yumruklaşma oldu. Kavgada yaralanan İYİ Partili Örs hastaneye kaldırıldı. Tabi bu ilk değil, bu tür görüntüler Mecliste eskiden beri yaşanıyor. Zamanında rakiplerine silah çeken vekiller bile olmuş hatta ölümle sonuçlanan kavgalar yaşanmış. Zaten şurada bir sene içinde ciddi manada mecliste topu topuna birkaç kez toplanıp çalıştık görüntüsü veriyorlar. Onda da bırakın halkın sorunlarını çözmeyi, medeni insanlar gibi karşılıklı oturup konuşmayı dahi beceremiyorlar. Oturumlar, tartışma, karşılıklı küfür ve hakaret, kavga ve gürültü ile geçiyor, akşam olduğunda medya bu kavga görüntülerinden aktüel haberler çıkarıyor.

Peki ya herhangi bir televizyonda, uzmanların, gazetecilerin, her şeyden anlayan profesörlerin bu meseleyi konuştuğunu hiç gördünüz mü? O eline uzun çubuk alıp dijital ekranlardaki haritalar üzerinde yer göstererek boy gösteren strateji uzmanlarının bu konuyu gündeme getirdiklerini hiç gördünüz mü? Meclisteki bu şiddet görüntülerinin, çocuklara ve gençliğe olumsuz etkilerini konuşan bir psikoloğa rasgeldiniz mi hiç? Siyasilerin, parti liderleri ve yöneticilerin, dilinden etrafa yayılan lağım kokusunun, evleri, aileleri rahatsız ettiğini dile getiren bir sosyolog gördünüz mü? Bu konuda halkın ve milletin yanında olan bir avukat, bir hukukçu gördünüz mü? Yoksa önemsiz mi bunlar? Temsil ettiği halk için mecliste mesai harcadığını söyleyen bu adamların düzenbazlığına, küfürbazlığına karşı bu duyarsızlık normal mi? Kıymetli Müslümanlar siz duyarsız kalmayın. Sizi temsil ettiğini söyleyen bu adamları muhasebe edin. Hesap sorun.

ÇAVUŞOĞLU’NUN SURİYE AÇIKLAMASI

Dış işleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün meclis genel kurulundaki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada Suriye meselesine değindi. Esed rejiminin gerçekçi davranması halinde terörle mücadele, siyasi süreç ve mültecilerin geri dönüşü hakkında birlikte çalışmaya hazır olduklarını söyledi. Çavuşoğlu yaptığı bu açıklama ile Suriye devrimine yönelik ihanetler silsilesini bir adım daha ileriye taşıyarak Esed rejimine iş birliği teklif etti. Milyonlarca masum insanı en vahşi yöntemlerle katlederek devlet terörü uygulayan Esed rejimini hiç utanmadan terörle mücadeleye davet etti. Hiç Allah’tan korkmadan rejimin zulmünden kaçan insanları yeniden zalim rejime teslim etmekten bahsetti. Peki Çavuşoğlu’nun bu açıklamasına şaşırdık mı? Elbette hayır. Zira şu çok açıktır ki Müslümanların meselelerini demokratik akılla ele alanlar kafirlerle müzakere edenler reel politik hesabı yapanlar zillet çukurlarına savrulmaktan kendilerini kurtaramazlar. İşte bakın Filistin meselesi Mısır meselesi hepsi Müslümanlara ihanetle sonuçlandı. Hepsi katil ve zalimlerle terörist liderlerle el sıkışmakla dost olmakla sonuçlandı. Hepsi kafir Amerika’nın siyaset stratejisi eksenine ilerledi.

Suriye meselesi de başından beri öyleydi. Türkiye’nin rolü başından beri Suriye devrimini İslami ekseninden saptırmak ve Amerikan uşağı Esed rejimini korumaktı. Çavuşoğlu bu rolü Ağustos ayında yaptığı açıklamada Suriye krizinin tek çözümü olarak muhaliflerin rejimle uzlaşması gerektiğini söyleyerek sadece açık etti. Daha sonra Çavuşoğlu’nun açıklamalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esad’la görüşebiliriz açıklamaları izledi biliyorsunuz. Adına normalleşme denildi siyasette küslük olmaz denildi ve süreç olgunlaştırılarak bugünkü noktaya taşındı. Bu siyaset öyle bir sinsilik öyle bir kurnazlıkla işlendi ki alçak Esed rejimi sorunun değil de çözümün kaynağı gibi gösterildi. İçeride mülteci düşmanlığı körüklenerek dışarıdan da terör saldırıları kullanılarak Suriye meselesi terör ve mülteci sorunuymuş gibi yansıtıldı ve hala yansıtılmaya devam ediyor. Çavuşoğlu’nun rejimi terörle mücadeleye davet etmesinin sebebi de budur kıymetli Müslümanlar! Bu şekilde sadece PYD değil diğer İslami gruplarda aynı çuvala sokulmak isteniyor. Çünkü rejim için asıl teröristler devrimcilerdir. PYD’nin rejimle hiçbir derdi yok. Onlar misyonları tamamlanınca sahip oldukları toprakları yeniden rejime teslim ederler. Bunun için Amerika’nın bir talimatı yeterlidir. Dolayısıyla Türkiye’nin Suriye konusunda attığı adımlar Amerika’nın plan ve izinleri dahilindedir. Amaç da Suriye rejimini ayağa kaldırmak İslami devrimi tamamen yok etmektir. PYD ve DAEŞ gibi örgütler işin sadece bahaneleridir.

Buradan son olarak Çavuşoğlu’na, Cumurbaşkanı Erdoğan’a seslenmek istiyorum. Dostunuz Amerika idealiniz demokrasi ölçünüz de menfaat olduğu sürece hem dünyada hem de ahirette hüsrana uğrayacaksınız. Terör ve güvenliği bahane ederek Müslümanları aldatsanız da Allah’ı ve onun feraset sahibi mümin kullarını asla aldatamazsınız. Terörist Esed rejimine uzattığınız bu elleriniz yarın ahirette aleyhinize delil olacaktır. Suriyeli şehitlerin ve mazlumların ahı mutlaka sizi bulacaktır. O yüzden Amerika’dan değil Allah’tan korkun. Üç kuruşluk iktidar için dininizi heba etmeyin.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

13 Aralık 2022                                  

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.