Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 01 Temmuz 2025
"Kur’an-ı Kerim bizim kutsal kitabımız, Rasûlullah bizim onurumuzdur, kutsallarımıza ve değerlerimize saldıranlar ise hadsiz, onursuz ve şuursuzdur. Bu dergi yeni bir sayı çıkaramayacak şekilde kapatılmalı ve kapısına kilit vurulmalıdır."
HADSİZ LEMAN DERGİSİ KAPATILSIN!
Allah’a hamd ve Resulullah’a salat ve selam ile başlayalım. Alemlerin rabbi, mülkün ve egemenliğin yegâne sahibi olan Allah’a hamdolsun. Hayatı ve ölümü yaratan, her şeye kadir olan mutlak güç sahibi Rabbimize hamdolsun. Salat ve selam; efendimiz, Peygamberimiz, müjdeleyici rehberimiz Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi ve Sellem’in üzerine olsun. Salat ve selam; önderimiz, liderimiz, ilk İslam devletinin başkanı, İslam ordularının komutanı, kalemin ve kılıcın sahibi olan Resulullah efendimize olsun.
Kur’an-ı Kerim bizim kutsal kitabımız, Rasûlullah bizim onurumuzdur, kutsallarımıza ve değerlerimize saldıranlar ise hadsiz, onursuz ve şuursuzdur. Yayın hayatı İslam’ın ve Müslümanların değerlerine saldırı içerikleriyle dolu olan Leman Dergisi, 26 Haziran tarihli baskısında haddi aştı. Müslümanların salavat getirmeden ismini anmadığı, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz, Muhammed Salllalahu Aleyhi ve Sellem’i çirkin bir şekilde karikatürize etti. Aynı şekilde bu dergide Musa Aleyhisselam’da karikatürize edildi. Mesele sosyal medyada gündem olunca Müslümanlar akın akın derginin bulunduğu İstiklal Caddesine yürümeye başladılar ve büyük bir öfkeyle tepkilerini gösterdiler. İçişleri Bakanlığı hemen harekete geçti ve bu çirkin karikatüre dahli bulunanları göz altına aldı. Ters kelepçeyle yaka paça, çıplak ayak emniyete götürülen İslam düşmanlarının bu görüntüleri bir nebze olsun Müslümanların öfkeden daralan göğüslerini ferahlattı.
Şimdi, buradan Fransız Charlie Hebdo’ya özenen Leman dergisi sahiplerine, yöneticilerine, çalışanlarına, bu derginin zihniyetini destekleyenlere sesleniyorum: Siz, katiyen aşılmaması gereken bir sınırı aştınız! Siz atalarınızın ve kendinizin yaşadığı bu topraklara, hidayet, rahmet ve bereketi getiren dinin öncüsüne saldırdınız. İslam’a saldırı konusunda örnek aldığınız Batı, daha yüz yıl önce atalarınızın düşmanıydı. Sizin ülkenizi işgal etti. Topraklarınızı necis postallarıyla kirletti. Kan döktü, can aldı, atalarınızın namusuna el uzattı. Bütün kaynaklarınızı, servetlerinizi elinizden aldı, çaldı, sizi sefalete mahkûm etti! İşte bu Batı daha sonra size benim gibi olmak istiyorsanız benim fikirlerimi ve nizamlarımı alacaksınız dedi. Aldınız! Yetmedi onlar gibi yemeye, onlar gibi giyinmeye, onlar gibi yaşamaya başladınız. Her şeyinizde onları taklit ettiniz, Batılılar gibi olmak, onlar gibi yaşamak övünç kaynağınız oldu. Tıpkı efendisi gibi olmak isteyen köleler gibi!
Kölelik ten rengiyle ilgili bir şey değildir! Bilakis kölelik zihinseldir! Siz beyaz Türk olarak kendinizi elit zannediyorsunuz ama Batı sizi fikren köleleştirdi. Siz kölelikle de yetinmediniz daha da ileri giderek Malcom X’in tabiriyle “ev zencisi” oldunuz. Ev zencisi ne yapardı biliyor musunuz? Efendisinin kendisine verdiği ayrıcalıklı kıymet karşılığında efendisine koşulsuz bir şekilde itaat ederdi. Öyle ki kendisini efendisinin yerine koyardı. Evet işte siz İslam’a ve Müslümanlara Batılı efendilerinizden daha kindarsınız!
Yaklaşık yüz yıldır bu toprakların mayası olan İslam’ı ve Müslümanları aşağıladınız, Müslümanların değerleriyle alay ettiniz, Müslümanların inancının gereği olarak taktığı başörtüsüne düşman kesildiniz. Bütün bunlar sizin Batılı efendilerinizden daha çok İslam’a kindar olduğunuzun göstergesidir. Leman Dergisinin çirkin karikatürü bunun yansımasıdır. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Zorunlu din derslerini kaldıracağız” açıklaması bunun yansımasıdır. İşin trajikomik tarafı ne biliyor musunuz? Tüm bunlara rağmen efendilerinizi razı edemediniz. İşte daha yeni geçtiğimiz günlerde Özgür Özel CHP’yi ve Kemalistleri yalnız bıraktığı için İngiliz İşçi Partisine sitem etmişti. Terk edilmişlik hissi yaşıyoruz demişti.
Biz de sizlere şunu diyoruz; Rasulullah’ın ümmeti yeniden dirildiğinde, yeniden izzetini elde ettiğinde, yeniden devletine kavuştuğunda; asıl o zaman terk edileceksiniz asıl o zaman yalnız bırakılacaksınız! Kullanılmış mendil gibi bir kenara atılacaksınız! Efendileriniz size değer vermeyecek! O gün size hak ve hakkaniyet üzere merhamet eden olan yine İslam ve Müslümanlar olacaktır.
Elbette Allah Rasulu Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret edenler kadar buna seyirci kalanlarda suçludur. Evet, iktidar suçluları göz altına almıştır. Ancak bu hakaretin cezası göz altına alınıp birkaç ay göstermelik cezaevinde yatırmak değildir. Bu çirkin karikatürü yapanlar, yayınlayanlar hatta ve hatta desteğini açıklayanlar en ağır bir şekilde cezalandırılmalıdır ki bir daha böyle bir şey yaşanmasın. Bu dergi yeni bir sayı çıkaramayacak şekilde kapatılmalı ve kapısına kilit vurulmalıdır. Sadece Hz. Muhammed ve Hz. Musa efendimize hareket içeren sayı değil bugüne kadar neşredilen bütün sayılar toplatılmalıdır. Zira bu derginin başka birçok sayısında İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık besleyen içerikler vardır, bütün sayılarında ahlaksızlık, pislik ve kötülük vardır.
Bu sebeple; bir kez daha tekrar ediyorum, Leman Dergisi tümden kapatılmalı ve tüm sayıları toplatılmalıdır. İktidar ve yetkililer göstermelik bir gaz alma yaparak meselenin üzerini örtmemelidir. Zira bu adli, hukuki bir meselenin ötesinde siyasi ve ideolojik bir tavırdır. İktidar Leman Dergisini süresiz olarak kapatmalı, yargı makamları faillere hak ettiği cezayı vermelidirler. Zira bilinmelidir ki Ak Partiyi iktidara taşıyan Müslümanlardır! Bugün Erdoğan, Cumhurbaşkanı ise bu Müslümanların sayesindedir! Müslümanlar bu iktidarı ayakta tutmaktadır! O halde bu iktidar da Müslümanların kutsal ve değerlerini gözetmeli Kemalistlere hak ettikleri muameleyi artık göstermelidir.
Kıymetli Müslümanlar! Hal böyle olmasına rağmen Müslümanlar bu ülkede halen ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Laik Kemalist kesim razı ve memnun edilmeye çalışılırken Müslümanların talepleri göz ardı ediliyor. İslam ve Müslümanların maslahatı söz konusu olduğunda harekete geçmeyen iktidar kendi siyasi çıkar ve menfaati söz konusu olduğunda hiç çekinmeden muhalefetin üzerine gidebiliyor. İşte bugün İktidar; İslam düşmanı Cumhuriyet Halk Partisi içindeki iç hesaplaşmalar, kavgalar, kurultay ve butlan davası üzerinden rakibini çepeçevre kuşatıyor. Bütün gayri meşrularını açığa çıkararak, bütün pisliklerini ortaya dökerek üzerine yürüyor. Aynı iktidar İslam ve Müslümanların şiarını korumak, hak ve hukukunu gözetmek için de riski göze almalı, cesur adımlar atmalıdır.
Bakınız, Gazze meselesinde, Türkiyeli Müslümanlar aylardır Yahudi varlığı İsrail ile ticaretin durmasını, limanların kapatılmasını, petrol akışının kesilmesini, çifte vatandaşların yargılanmasını talep ettiler, iktidar bu konuda kılını kıpırdatmadı. Sanki Müslümanların oylarına muhtaç değilmiş gibi, sanki kendisini iktidarda tutan Müslüman halk değil laik Kemalist kesimmiş gibi davranmaktadır. Bakınız bu ülkede hala daha bu iktidar, kutsallarımıza; Allah’a, Resulullah’a ve kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e hakaret ile ilgili özel bir kanun çıkarmış değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün birkaç saat önce konu ile ilgili “bu makamlarda olduğumuz sürece, bu ülkede ne adına olursa olsun, kimsenin kutsallarımıza hakaret etmesine göz yummayız.” dedi. Ama aynı Erdoğan dönemin başbakanını efendimize hakaret eden Fransız dergi Charlie Hebdo’ya destek yürüyüşüne göndermişti. Cumhurbaşkanı bugünkü açıklamasında “Peygamberimizin emanetine sahip çıkmak asli görevimizdir.” dedi. Efendimizin en büyük emanetlerinden biri de kutsal belde Filistin topraklarıdır ve yıllardır İslam düşmanı Yahudilerin işgali altındadır. Gazze’de 21 aydır işgal ve katliam devam etmektedir. Cumhurbaşkanı’nın artık koltuğunun hakkını vermesi, gerçekten İslam’ın değerlerini ve kutsallarını koruması gerekmektedir. Çünkü Müslümanların değerlerine sahip çıkmayan kaybetmeye mahkumdur! Müslümanlar artık her şeyi daha net bir şekilde görmeye başlamıştır. Bu laik sistem var oldukça değerlerinin saldırı altında olduğunu görmeye başlamıştır. Ulus devletler var oldukça Gazze’nin kurtulamayacağının farkın varmıştır. İşte bu, yeni bir dünyanın başlangıcıdır! İslam ümmetinin geri döneceğinin habercisidir! İşte o gün hak batıla galip gelecek ve batıl yok olup gidecektir! Mesele hakkın yanında ve hak davaya sahip çıkanlarla birlikte olmaktır.
100 YILLIK KIYAM BİTMEYEN DAVA
Türkiye’deki İslam düşmanları sadece bir derginin çalışanları, yazarları, çizerlerinden ibaret değil, bir asırdır bu düşmanlık kendini Batı’dan besliyor. En büyük düşmanlıkları İslam ve Hilafet davasına yönelik… En büyük düşmanları da bu davayı taşıyan Müslümanlar yani bizler… Hilafet’in kaldırılmasının üzerinden 101 yıl geçti. Müslümanlara ve İslam’a vurulan bu darbeye karşı çıkan ve kıyam başlayan Şey Said ve 46 arkadaşının şehadetlerinin üzerinden tam bir asır geçti. Nasıl ki Hilafet, hala Müslümanların akıllarında, dillerinde, kalplerinde ve de amellerinde canlı ise aynı şekilde Hilafet davası için kıyam eden Şeyh Said’de kalplerin en ihtiramlı yerindeki kıymetini koruyor. Şehadetinin üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen açtığı çığır ve verdiği mücadele her geçen gün genişliyor. Şehadetinin 100. Yılında Şeyh Said ve arkadaşlarını rahmetle anıyoruz, Rabbimiz uğrunda verdikleri mücadeleyi bugün nusreti ile taçlandırsın inşaAllah…
Şeyh Said efendinin kıyamı Müslümanların izzetini yere düşürenlere, şeriatı ve İslam’ın hükümlerini ayaklar altına alanlara, Hilafet’i kaldıranlara karşı başladı. Peki hakikat böyle olmasına rağmen Kemalist güruh neden şeyhin davasını, Kürtçü ya da İngiliz destekli bir ayaklanma gibi gösteriyor dersiniz? Aslında bu ümmete karşı işledikleri suç dosyaları öylesine karanlık ve kabarık ki en iyi bildikleri şey iftira ve tezviratlar ile gerçeğin üstünü örtmektir. Masa başı yazdırdıkları tarih kitapları ve sahte kahramanlık öyküleriyle gerçeği ters yüz ettiler, gerçek kahramanları ise ihanetle suçladılar. İstiklal mahkemelerinin yaptığı yargılamaların çok sınırlı bir kısmına ulaşım izninin olması gerçeklerin üstünün örtüldüğünü göstermektedir. Sınırlı mahkeme kayıtlarında dahi Şeyh Said efendinin kıyamının sadece İslam için olduğu açıktır.
Kıyamı başlatanlar, gerekçelerini; Hilafetin kaldırılması, Tekke ve medreselerin kapatılması ve İslami değerlerin adım adım toplum hayatının dışına çıkarılması olarak ifade ediyorlar. Mahkeme esnasında hâkimin; “İsyan harekâtını siz nasıl tasavvur ettiniz, sizi teşvik eden mi oldu ya da bir ilham mı vaki oldu” sorusuna Şeyh Said; “Haşa, ilham vaki olmadı. Kitaplarda gördük ki, İmam-ı vakit şeriatın ahkamını icra etmezse üzerine kıyam vaciptir.” Şey Said bu kıyama kendisini sevk eden sebebin Kütüb-ı şer'iye ve akide olduğunu söylemiştir. Kıyamın Kürtlükle ilgili olduğuna dair iddialara Hanili Salih Bey “Maksat bu havalide dinden ibarettir: yalnız din meselesi, yalnız.” diyerek cevap vermiştir. Dönemin başbakanı Fethi Okyar; İsyanın emelinde hilafet ve şeriatçılığın olduğunu, din propagandası yapılarak, şeriatçılığın tekrar geri getirilmeye çalışıldığını söylemiştir. İdam edilen 47 kişinin hiçbirinin ifadelerinde Kürdistan Hükümeti kurmak ile ilgili tek bir ifade yer almamıştır.
Şeyh Said kıyamının İngilizlerle ilişkilendirme meselesinde ise yine mahkeme tutanaklarına baktığımızda; Şeyh Said’in “Allah İngiltere'nin belasını versin” dediğini, Hanili Salih Bey’in ise “İngiliz kimdir ki biz onunla hareket edelim. Biz Allah için kıyam ettik.” dediğini görürüz. Şeyh’in cellatları dahi hatıralarında kıyamın İngilizlerle alakasının olmadığını itiraf etmişlerdir. Demek ki bu iftira ve yalanlarla suçlu rejimin günahlarının üstü örtülmüş. Kıyamı İngilizlerle irtibatlandırma propagandasının amacı Müslüman Anadolu halkının kıyama destek vermesinin önüne geçmekmiş. Hilafet’in tekrar ikamesi için başlayan kıyama leke bulaştırmakmış.
Şeyh Said’in davası, hayattan uzaklaştırılan İslam’ı, tekrar yeryüzünde hâkim kılma davasıydı. Şeyh, feraset sahibi bir âlim olması sebebiyle İslam otoritesinin yani Hilafetin ilga edilmesinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Zira son 100 yılda İslam ümmetinin başsızlığının, sahipsizliğinin verdiği acıyı, ümmet olarak bugün iliklerimize kadar hissediyoruz.
Hilafet kaldırılınca İslam Ümmeti parçalandı. Bir olan coğrafyamız onlarca parçaya bölündü, ırkçılık tohumları ile Kürt, Türk, Arap halkları birbirine düşman edildi. İşte biraz önce de söyledim Filistin 77 yıldır işgal altında, Gazze aylardır sahipsiz ve çaresiz. Çünkü İslam’ın devleti, Müslümanların otoritesi olan Hilafet yok. Ancak inanıyoruz ve diyoruz ki, bu ümmet yeniden ayağa kalkacak. Şeyhin ve arkadaşlarının uğruna canlarını verdiği İslam yeniden iktidar olacak. Müslümanlara bizlere düşen bu izzetli yolun davetçisi olmaktır.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
01 Temmuz 2025
#hizbuttahrir#hizbut tahrir türkiye#gündem değerlendirme#leman#leman dergisi#leman'dan peygambere hakaret#hz muhammed'e hakaret#peygambere hakaret#islam#müslüman#şeyh said#şeyh said kıyamı#şeyh said'in şehadeti#hilafet#hilafet davası#islam davası
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!