Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 2 Nisan 2024
Mahmut Kar: “İsrail” ile ticareti devam ettirip Filistin’e ve Müslümanlara ihanet edenlere sandıktan tepki çıktı.
31 MART SEÇİM SONUÇLARININ VERDİĞİ MESAJ
Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantımıza hepiniz hoş geldiniz. Toplantımıza Pazar günü yapılan yerel seçimler ve sonuçlarını değerlendirerek başlamak istiyorum. Türkiye kamuoyu aylardır 31 Mart yerel seçimleri ile yatıp kalktı. Neredeyse 2024 yılının başından beri kamuoyunun tek ana gündemi bu yerel seçimler oldu. Siyasi partilerin açık/gizli yaptıkları seçim ittifakları, pazarlık görüşmeleri, adayların belirlenmesi sürecinde yaşanan tartışma ve kavgalar ve sonra propaganda sürecinde yaşanan rezillikler… Türkiye tarihinde rezilliğin bu kadar sıradanlaştığı, siyasetin ve siyasetçilerin bu kadar bayağılaştığı, gazeteciler ve medya mensuplarının şuursuzluğu bu kadar normalleştirdiği bir seçim yaşanmış mıdır ben hatırlamıyorum.
Geçen sene Mayıs ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile 6 Şubat depreminin, enkazların, yıkımların, feryatların, göçlerin ve kayıpların üzeri örtüldü. 31 Mart yerel seçimlerinde ise Gazze’yi unutturmaya çalıştılar, ekonomik krizin üzerini örtmeye çalıştılar, enflasyon ve oluşan hayat pahalılığını görmezden geldiler. Özellikle medya kuruluşları, gazeteciler, yazarlar, trol orduları ve hatta çok olmasa da bazı ilim ehli hocalar bile Müslümanların ve halkın maslahatları ile değil; partilerin, liderlerin siyasetçilerin çıkar ve menfaatleri ile meşgul oldular. Aman ha 30 yıllık kazanımlar heba olmasın, aman ha yürüyüş durmasın diyerek Müslümanları adeta bir “ibadet şuuru” ile sandığa çağırdılar.
Atmış küsur yıldır böyle yapıyorlar. Atmış küsur yıldır bu laik sistemi bu Kemalist düzeni ayakta tutmak için Müslümanları bir aparat gibi kullanıyorlar. Başka yolu mu var, sandığa gitmezsen ne yapacaksın, başka türlü nasıl olacak, diyerek Müslümanları bu küfür düzenine mahkûm ettiler. Üzerine çok anlam yükledikleri seçim sandığının içinden bugüne kadar hiç şeriat çıktı mı, Allah’ın hükümleri, İslam’ın kanunları çıktı mı? İslam hiçbir zaman bu seçimlerin kazananı olmadı, çünkü hep “demokrasi kazandı” dediler. Müslümanların bu düzene alıştırılmasında her kimin zerre katkısı varsa hesap günü bunun karşılığı ona verilecektir. Her kim de bu küfür düzeninden yüz çevirerek Müslümanları ondan beri kılmak, yeniden İslami bir düzeni kurmak için çalışmışsa, çalışıyorsa ona da mükâfatı verilecektir.
Biraz önce dedim ya o üzerine çok ama çok anlam yüklenilen seçim sandığı açıldı. Sonuçlar açıklandı. İktidar ağır bir yara aldı bu yerel seçimlerde, muhalefet partisi olan CHP kazanmadı seçimleri iktidar partisi AKP kaybetti. 22 yıldır iktidarda olan Ak Parti kaybetti, Türkiye’de ki büyükşehir belediyelerinin neredeyse tamamını 30 yıldır elinde bulunduran siyasi taraf kaybetti. Sandığın içinden ne çıktı biliyor musunuz? İktidara tepki çıktı. Sadece iktidara değil tabi ki iktidar nezdinde bu düzene tepki çıktı sandıktan. Mazlumu ezip zalimi koruyan bu adaletsiz düzene tepki çıktı sandıktan, fakirin hakkını gözetmeyen zengini ve sermayeyi daha çok besleyen bu kapitalist düzene tepki çıktı sandıktan. Halkı hor ve hakir gören kibir abidesi siyasilere, güç sarhoşluğu yaşayan liderlere, lüks ve konforlu alanlarından işçinin, emeklinin ve yoksulun halini görmeyen liderlere sandıktan tepki çıktı. İsrafı, savurganlığı ve şatafatı itibardan sayan yine rantın, menfaatin ve paranın kölesi olan zihniyete bir tepki çıktı sandıktan.
Anadolu insanına rağmen Batılı değerleri önceleyen ve halkın değerlerini hiçe sayan kimliksiz siyasete tepki çıktı sandıktan. Troller ordusunu arkasına alarak her türlü karalamayı, her türlü iftirayı ve her türlü ahlaksızlığı kirli siyasetleri için meşru ve mubah sayan zihniyete bir tepki çıktı sandıktan. Müslümanların İslami kimliği yerine laiklerin Kemalist kimliğini daha çok önceleyen, laiklerden daha çok Cumhuriyet aşığı onlardan daha çok Kemalist olan partilere ve yöneticilerine tepki çıktı sandıktan.
En önemlisi Gazze ölüyorken, Gazze topyekûn yok ediliyorken, Gazze halkı soykırıma uğruyorken miting meydanlarında Ankara misket oynayan çapsızlara, şarkıcılarla miting meydanında düet yapan duyarsızlara tepki çıktı sandıktan. Neredeyse 6 aydır Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan, hastaneleri, ibadethaneleri, sığınma alanlarını, yardım çadırlarını bombalayan, 40 bin ton bomba ile 40 bin Müslüman’ı katleden vahşi hayvanlarla, “İsrail” ile ticareti devam ettirip Filistin’e ve Müslümanlara ihanet edenlere sandıktan tepki çıktı.
Hiç kimse iktidarın bu ağır mağlubiyetinin sebeplerinden birisinin Gazze olduğunu söylemiyor/söyleyemiyor. Biz söylüyoruz, daha önce de söyledik, uyardık, yapmayın dedik, bugün de söylüyoruz. Çünkü bir gerçek var; 2019 seçimlerine oranla bu seçimde sandığa gitmeyen dört milyondan fazla insan var. 2019’daki yerel seçimlerde 9 milyon kişi sandığa gitmemiş, 2024 yerel seçimlerinde 13 milyondan fazla kişi seçime katılmamış. İktidar partisinin 2019’a oranla oyları dört milyon azalmış. Yani halk faturayı kesmiş.
Bütün bu anlattıklarımdan sonra ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor; halk iktidara şöyle demiş: “Siz hakkı ve hukuku gözetmezseniz, adaletten yüz çevirirseniz, fakiri değil zengini korursanız, işçiyi emekliyi yüz üstü bırakırsanız, rantın ve menfaatin peşinde koşarsanız ben de gerekeni yaparım. Siz Gazze’ye duyarsız kalırsanız, Gazze için adım atmazsanız üstüne üslük durdurun şu ticareti dememize rağmen katiller ile ticareti devam ettirirseniz, biz de size hesabını sandıkta sorarız. Siz Gazzeli çocukların hayatını değil, şirketlerin parasını karını düşünürseniz biz de sizi koltuktan düşürürüz.”
Peki, kıymetli Müslümanlar bu partiler bu siyasetçiler sizin bu uyarılarınızı dikkate alacaklar mı sözünüzü dinleyecekler mi dersiniz? Yok! Çünkü onların sözünü dinledikleri makam başka, onlar Amerika’nın sözünü dinliyorlar, onlar ABD Başkanlarının uyarılarını dikkate alıyorlar. Çünkü efendileri onlar, çünkü istedikleri zaman koltuğa oturtan istedikleri zaman da indiren onlar. Dolayısıyla bu düzende yapılan demokratik seçimlerden Müslümanlara hiçbir fayda gelmez, gelmedi. Şimdi CHP zihniyeti belediyeleri aldı onlar yönetecek, onlar daha kötü yönetecekler bunu biliyoruz. Şimdiden bazı yerlerde İslam ve Müslümanlarla hesaplaşma naraları atmaya da başlamışlar. Onlara bir tek sözümüz var; “Ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız. Biz İslam ve Hilafet düşmanı zihniyetiniz ile geçen 100 yılda mücadele ettik bundan sonra da mücadele ederiz. Sizin İslam ve Müslümanlara düşmanlığınız bizim imanımızı kuvvetlendirmekten başka bir şeye yaramaz. Bu topraklar 900 yıl İslam ile sulanmış, İslam ile boyanmış topraklardır. 100 yıllık kayıp bir asır yaşadık evet ama gelecek yüz yıl İslam’ın yüzyılı olacaktır. 100 yıl önce kaldırılan Hilafet bu topraklarda yeniden kurulacaktır inşaAllah...
ABD’NİN GÜVENCESİNDE “İSRAİL”İN GAZZE KATLİAMLARI
Bugün Gazze’deki işgal ve soykırımın 179. Günü… Gasıp Yahudi varlığı “İsrail’in” Gazze’deki işgal ve katliamları hız kesmeden devam ediyor. İşgalci varlık her gün yeni bir vahşet yeni bir insanlık suçu işliyor. İzlemeye dayanamadığımız akıl almaz zulümlere şahit oluyoruz. Tanklarla ezilen insanlar, içindeki hastalarla birlikte yakılıp yıkılan hastaneler, kaçırılıp işkence edildikten sonra katledilen siviller, tanınmayacak hale gelmiş cesetler, Gazze halkına faydası olmasın diye canice öldürülen hayvanlar, açlıktan can veren çocuklar, feryatları arşı alayı titreten anneler ve daha neler neler…
Tüm bu iğrenç suçlar Mübarek Ramazan ayında Gazze’de yaşanıyor. Gazze sömürgeci kafirlerin kuşatması altında. Gazze en küçük bir hürmet gözetmeyen lanetli Yahudi varlığının soykırımı altında. Gazze izzet ve şereften nasibini almayan 57 İslam beldesi yönetiminin ihaneti arasında… Gazze yok edilmek isteniyor. En son şifa hastanesinden gelen görüntüler Yahudi varlığının Gazze’deki tüm yaşam duygusunu yok etmek istediğini gösteriyor. “İsrail” 14 gün boyunca Şifa Hastanesi ve çevresinde 200'den fazla Filistinliyi katletti, 900'den fazla Filistinliyi de esir aldı. İşgal ordusu o kadar vahşi ve ahlaksız ki hastane bahçesindeki mezarlığın üzerinden tanklarla geçtiler.
O kadar küstah o kadar pervasızlar ki Gazze’ye sıcak yemek vermek için gelen Batılı 7 sivil yardım gönüllüsünü öldürdüler. Üstelik dünyaya hiç aldırış etmeden. Çünkü arkalarında İslam ümmetiyle sürekli bir savaş halinde olan Amerika var. Silah ve mühimmatları ABD tarafından sağlanıyor. ABD “İsrail’in kendisini savunma hakkı var” diyerek Yahudi ordusuna 900 kilogramlık güdümsüz bombalar veriyor. Yahudiler o bombalarla toplu katliamlar gerçekleştiriyor. Aileler, evler, mahalleler, topluca hayattan siliniyor.
Daha acı olan nedir biliyor musunuz? Kâfirler tarafından dinimize ve ümmetimize karşı açılan bu savaş bizi aşağılayıcı şekilde yapılıyor. Yaşananları film gibi izliyoruz ve bizim mezalimi bitirecek hiçbir şey yapamıyoruz. Evet, insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı ümmet olmamıza rağmen Gazze’ye yardım edemiyoruz. Müslümanlar tükürse boğulacak olan bir avuç Siyonist terör çetesine had bildiremiyoruz. Alemlerin Rabbi bize yardım edeceğini vaat etmesine, Rasulullah (sav)’in “Yahudilerle savaşacaksınız ve onları hezimete uğratacaksınız” müjdesine rağmen Gazze’yi zulümden kurtaramıyoruz.
İslam ümmeti nice saldırılara nice meydan okumalara muhatap oldu. Haçlı savaşları ve Moğol istilaları gibi iki büyük yıkıcı saldırıya maruz kaldı. Fakat Allah’ın yardımıyla hepsini def etmeyi, hepsini yenmeyi başardı. Ancak tarihin hiçbir döneminde bugünkü gibi zelil duruma düşmedi. Hiçbir zaman bu kadar aciz ve sahipsiz kalmadı. Yöneticileri tarafından hiç böylesi bir ihanete uğramadı. Bunun en önemli sebebi Hilafetin olmayışıdır. Hilafet olmadığı için Müslümanların orduları Müslüman kardeşlerinin yardımına koşamıyor. Hilafet olmadığı için Müslümanların silahları kâfirlere karşı kullanılamıyor. Hilafet olmadığı için İslam ümmetinin güç ve imkânları bir işe yaramıyor. Hilafet olmadığı için Müslümanların çığlıkları duyulmuyor.
Bakınız Ürdün halkı 10 gündür Yahudi elçiliği önünde “İsrail’e” karşı cihat çağrısı yapıyor. Fas’ta, Mısır’da, Yemen’de, Türkiye’de Müslümanlar ayakta, Mescidi Aksa için Gazze için canlarını vermeye hazırlar. Fakat seslerini hiçbir yönetici duymuyor. Yöneticiler kayıtsız kaldıkça “İsrail” daha da cesaretleniyor daha da azgınlaşıyor. Bakınız dün yine İran’ı hedef aldı. Şam’daki İran büyükelçiliğinin ek binası Yahudi varlığı tarafından bombalandı. İran’ın 7 personeli öldü. Ancak bundan önceki saldırılara karşılık verilmediği gibi İran bu saldırıya da karşılık vermeyecek. Bir devlet gibi davranmayacak. Çünkü İran’ın kendine yüklediği misyon Yahudilerle değil Müslümanlarla savaşmak..
İşte Türkiye’deki iktidar; ıllarca Filistin davasının ekmediğini yedikten sonra bugün Gazze’ye açıkça ihanet etti. Türkiye’den ihraç edilen ürünler Siyonist terör çetesinin ihtiyaçlarını karşılıyor. İşgalci Yahudi varlığının hayatta kalmasına destek oluyor. Mısır diktatörü sınır kapılarını kapatarak Gazze’nin nefes borusunu tıkıyor. Yahudilere mallarıyla canlarıyla yardım eden 57 lider cabası…
İşte tüm bu zillet ve ihanet Allah’ın hükmünü tatbik edecek Müslümanların ellerini ve güçlerini birleştirecek bir halifenin yokluğundan kaynaklanmaktadır. Hilafet için çalışmak tüm Müslümanlar için farzdır. Hatta farzların en büyüğüdür. Yine bugün Gazze’deki sarsıcı gerçek göstermiştir ki Hilafet Müslümanlar için ölüm kalım meselesidir. Öyleyse gelin ey Müslümanlar bizi demokrasi ile aldatmaya çalışanlara karşı bizi milliyetçilik ve vatancılık ile birbirimizden ayıranlara karşı bizi kafirlerin kölesi haline getirmek isteyenlere karşı Raşidi Hilafet için birlikte çalışalım.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
02 Nisan 2024
#Gündem değerlendirme#31 mart seçimleri#gazze#abd'nin gazze planı#gazze için birlik zamanı
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!