AMACI, HEDEFİ VE ÇALIŞMA METODU

PARTİ

AMACI, HEDEFİ VE ÇALIŞMA METODU

Hizb-ut Tahrir’in gayesi, İslâmi hayatı yeniden başlatmak, Allah’ın indirdiğiyle hükmetmek ve insanlığın kurtuluşu için İslâm’ı tüm dünyaya yaymaktır. Hedefi İslami hayatı başlatacak olan Raşidi Hilafet Devleti'ni yeniden kurmaktır. Çalışma metodu ise Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'im ilk İslam Devleti'ni kurarken takip ettiği yol olan fikri ve siyasi mücadele metodudur.

Hizb-ut Tahrir’in gayesi, İslâmi hayatı yeniden başlatmak, Allah’ın indirdiğiyle hükmetmek ve insanlığın kurtuluşu için İslâm’ı tüm dünyaya yaymaktır. Hedefi İslami hayatı başlatacak olan Raşidi Hilafet Devleti'ni yeniden kurmaktır. Çalışma metodu ise Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'im ilk İslam Devleti'ni kurarken takip ettiği yol olan fikri ve siyasi mücadele metodudur. 

Hizb-ut Tahrir’in gayesi, İslâmi hayatı yeniden başlatmak, Allah’ın indirdiğiyle hükmetmek ve insanlığın kurtuluşu için İslâm’ı tüm dünyaya yaymaktır. Bu gaye ancak bir İslâm beldesinde, hayatın tüm işlerinin Allah’ın hükümlerine göre yürütüldüğü İslâmi bir toplumda yani Allah’ın hükmünün egemen olduğu İslâmi bir devletin gölgesinde gerçekleşebilir. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, çalışmasını İslâmi hayatı başlatacak İslâm Devleti’nin kurulması gayesi ile sınırlandırmıştır.

İslâmi hayatı yeniden başlatmakla kastedilen; akide, ibadet, ahlak, muamelat, yönetim, ekonomi, toplumsal kurallar, eğitim, diğer halk (Müslüman olmayanlar), ümmet ve devletlere karşı takip edilecek dış politika gibi tüm konularda İslâm’ın hükümlerinin uygulanması, Müslümanların yaşadığı ülkelerin dâru’l İslâm’a, buralarda yaşayan toplumların da İslâmi topluma dönüştürülmesidir.

İslâmi hayatı yeniden başlatmak ancak Allah’ın Kitab’ı ve Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünnet’i üzerine itaat edilmek üzere biat edilen Müslümanların halifesinin seçilerek Hilâfet’in yeniden kurulması ile gerçekleşebilir.

Hizb-ut Tahrir, İslâm davetini yüklenmede izleyeceği yolu şer’î hükümlerden almakta, davetin yüklenilmesi konusunda Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hareket metodunu takip etmektedir. Çünkü Allah Subhanehû ve Teâlâ’nın emri bu konuda O’nun hareket metoduna uymayı Müslümanlara farz kılmaktadır.

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا 

“Sizlerden Allah’ı ve ahiret gününü uman, Allah’ı çok anan kimse için elbette Allah’ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır.” [Ahzab Suresi 21]

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

“De ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” [Âli İmran Suresi 31]

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

“Rasul size her ne getirdiyse onu alın ve her neyden sizi men ettiyse ondan da kaçının. Allah’tan korkun, şüphesiz Allah’ın azabı çetindir.” [Haşr Suresi 7]

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e tabi olunması, onun örnek edinilmesi ve hükmün kendisinden alınmasının farz olduğuna delalet eden başka pek çok ayet vardır.

Müslümanlar bugün dâru’l küfürde yaşamaktadırlar. Çünkü istisnasız tüm beldelerde Allah’ın indirdiği hükümlerin dışındaki hükümlerle yönetilmektedirler. Müslümanların yaşadıkları bu topraklar (dâr) şu anda Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in risalet ile gönderildiği ilk toprağa yani Mekke’ye benzemektedir. Bundan dolayı İslâmi kitlelerin İslâm davetinde, onun taşınma keyfiyetinde ve takip edilecek metot konusunda Mekke Dönemi’ni örnek almaları gerekir.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Medine’de devleti kuruncaya kadar Mekke’deki geçirdiği davet sîretini araştıran bir kimse, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in belirli merhalelerden geçtiğini açıkça görecektir. İşte Hizb-ut Tahrir, çalışma metodunu bu yoldaki merhaleleri ve her merhalede gerçekleştirilmesi gereken amelleri Rasulullah’ın Mekke sîretinden almıştır. Buna göre, Hizb-ut Tahrir İslâm davetinde izlediği metodunu şu üç merhaleyle sınırlandırmıştır:

Birincisi, marufu emredip münkerden nehyederek ümmete öncülük edecek kitleyi (hizbi) oluşturmak üzere, onun fikrine ve metoduna inanan şahıslar ortaya çıkarma ve onları İslâm kültürü ile kültürlendirme merhalesi… Hizb-ut Tahrir bu merhaleyi kısaca kitleleşme olarak isimlendirmektedir,

İkincisi, İslâm’ı hayat vakıasında ortaya çıkarmaya çalışmak, Müslümanları gayri İslâmi fikirlerden arındırmak ve İslâm davasını temel dava olarak kabul edip onu yüklenmeleri için ümmetle kaynaşma merhalesidir.

Üçüncüsü, İslâm’ı tam ve kapsamlı bir biçimde tatbik etmek, risaleti tüm dünyaya ulaştırmak ve yönetimi tümden teslim almak  merhalesidir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.